Yulaf Tüketmenin Faydaları

Yulaf Tüketmenin Faydaları

Yulaf nedir?

Yulafın bilimsel adı “Avena Sativa”dır. Yulaf, tahıl kategorisinde yer alır. Yulafın bileşenlerinde insan sağlığı açısından vitamin, mineral, lif ve antioksidan içerir.  Aynı zamanda yapısında beta-gluten yani çözünebilen lif bulunur. Yulaf çok iyi karbonhidrat ve lif kaynağıdır. Karbonhidrat içermesi nedeniyle enerji kaynağıdır. Yulaf gluten içermediği için çölyak hastaları için de tüketilebilir gıda kategorisinde yer alır. Gluten- free olduğundan emin olabilmek için sertifikalı yulaf ezmeleri ya da yulaf tercih edilmelidir. Aksi halde yulaf buğday ile karıştırılabilir bu da çölyak hastaları için oldukça riskli bir durumdur. Bu yüzden gluten tüketmemesi gerekenler için “saf” veya “glutensiz” yulaf tüketilmelidir. 

Yulafın faydaları nelerdir?

Yulaf gluten içermediği için tüketilmesi kolay ve sağlıklı tahıl türüdür. Kolay sindirimden cilt sağlığına kadar birçok konuda faydası bulunmaktadır. Yulafın faydaları aşağıdaki gibi sıralanabilir; 

·      Enerji arttırır.

·      Bağışıklığı güçlendirir.

·      Kolon kanseri riskini düşürür.

·      Kabızlığı giderir. 

Yulaf ve cilt sağlığı

Yulaf içerisindeki bakır, çinko, selenyum, tiamin ve niasin vb. vitamin ve mineraller nedeniyle cilt sağlığını destekler. Çok sayıda cilt bakım ürünü kolloidal yulaf ezmesi olarak isimlendirilen ince öğütülmüş yulaf barındırır.

Egzama dahil birçok cilt rahatsızlıkları ile kuru ve kaşıntılı cilt tedavisinde ve onarımında yulaf içeren bakım ürünleri önerilmektedir.  

Yulaf nasıl tüketilmelidir?

Yulaf tüketmenin bir çok yolu vardır. Yulaf farklı türlerde bulunduğu için her türü aşağıdaki gibi tüketilebilir; 

·       Yulaf kepeği: İşlenen yulafın tanesinin ilk bölümüdür. Dış kabuğun öğütülmesi sonucunda meydana gelir. Kalorisi düşük ve pişirmesi kolaydır ancak sindirimi oldukça zordur. . Genellikle taze meyvelerle hazırlanan içeceklere eklenerek tüketilebilir.

·       Kabuğu çıkarılmış yulaf taneleri: Yulafın dış kabuğunun alınmasıyla meydana gelen yulafın tane halidir.  

·       Kesilmiş yulaf (İrlanda yulafı): Kabuğu çıkarılmış tane halindeki yulafın çelik bıçak yardımıyla iki veya üç parçaya ayrılmasıyla  elde edilen formudur.

·       İskoç yulafı: Kesilmiş yulafların daha ince öğütülmesidir. Pişirildiğinde lapaya benzeyen bir kıvamı olur.

·       Yulaf ezmesi: Kabuğu çıkarılmış yulafların buharda pişirilip ezilmesi ve yassı hale getirilmesinden sonra raf ömrünü uzatmak için kurutulmuş halidir. kuru meyveler , yoğurt ya da süt ile tüketilebilir.

Yulaf ezmesi nasıl yapılır?

Yulaf ezmesi, yulaf lapası olarak da bilinir. Temelde yulaf su ile haşlanır ve haşlanan yulafın ezilmesiyle elde edilen besindir. Yulaf ezmesi aşağıdaki gibi yapılabilir;

·      Yarım fincan yulaf ezmesi

·      1 su bardağı su ya da süt

·      Kişinin tuz ihtiyacına göre tuz ya da şeker

Tüm malzemeler bir tencereye alınır ve su ya da süt kaynayana kadar beklenir. Sıvı besinler kaynadıktan sonra ocak kısılır ve yulaf yumuşayıncaya kadar karıştırılarak pişirilir. 

Yulaf zayıflatır mı?

Yulafın tok tutma süresi fazladır. Ancak, yulaf tek başına kilo kaybına neden olmaz. Yulafın zayıflamaya yardımcı bir özelliği yoktur.  Kilo vermek gibi bir amaç söz konusuysa düzenli yulaf tüketiminin yanında, şeker/ tuz tüketimine dikkat etmek gerekir. Aynı zamanda düzenli beslenme durumuna ve günlük egzersiz durumu da oldukça önemlidir. Yulaf tüketimi ile birlikte beslenme düzeni ve egzersiz de oldukça önemlidir.

Yulafın zararları ve yan etkileri

Yulafın sağlıklı kişilerin sağlık durumları üzerinde olumsuz etkisi oldukça azdır. Ancak, yulafın zararları aşağıdaki gibi zararları aşağıdaki gibi sıralanabilir;

·      Gaz ve şişkinliğe neden olabilir.

·      Yulaf hassasiyeti olan kişiler üzerinde alerjik reaksiyonlara neden olabilir. 

·      Bazen sindirim sorunlarına neden olabilir. 

Yulafın herhangi bir olumsuz yan etkisi gözlemlendiğinde, yulaf tüketimi bırakılmalı ve doktora danışılmalıdır. 

Yulafın içerdiği vitaminler nelerdir?

Bir porsiyon yulaf ortalama 30 gramdır ve 117 kalori içerir; yulafın bileşenlerinde % 66 karbonhidrat, % 17 protein,  % 7 yağ ve % 11 lif vardır. 100 gram ham yulaf tüketildiğinde günlük aşağıdaki vitamin/ mineraller vücuda alınır;

·       Manganez % 246’sı

·       Fosfor % 52’si

·       Magnezyum% 44’ü

·       Bakır % 31’i

·       Demir % 26’sı

·       Çinko % 26’sı

·       B1 Vitamini % 51’i

·       Folat % 14’ü

·       B5 Vitamini % 13’ünü

Aynı zamanda kalsiyum, potasyum, B6 vitamini  ve B3 vitamini  içermektedir. Tüm bu vitaminlere ihtiyacınız varsa ve yulaf tüketemiyorsanız sizin için en iyi çözüm, takviye multivitamin Fortim Multidir. Yulafın sahip olduğu vitamin ve mineralleri FortimMulti içermektedir. 

Düzenli Uykunun Faydaları

Düzenli Uykunun Faydaları

Düzenli Uykunun Faydaları Nelerdir?

Düzenli uykunun faydaları aşağıdaki gibi sıralanabilir;

  •       Bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıklara yakalanma oranı düşer.
  •       Uykuda vücut hücreleri yenilenir ve zedelenmiş hücreler onarılır.
  •       Sindirim sistemi hem rahatlar hem de düzene girer. 
  •       Vücut protein sentezler. 
  •       Hücre bölünmesi gerçekleşir.
  •       Düzenli uyku sayesinde büyüme hormonu sağlıklı bir şekilde salgılanır. 
  •       Düzenli uyku cinsel  hayat üzerinde olumlu etkileri vardır.
  •        Kronik ağrıların iyileşmesi üzerinde olumlu etkileri vardır.
  •       Kilo kontrolü açısından düzenli uyku oldukça önemlidir. Düzensiz ve sağlıksız uyku düzeni kilo alımına neden olur.
  •       Düzenli uyku sayesinde stres düzenlenir. Düzenli uyku sayesinde stres durumu düşüktür.
  •       Düzenli uykunun hafızayı güçlendirme üzerinde olumlu etkileri vardır.
  •       Kalp sağlığı üzerinde olumlu etkileri vardır.
  •       Düzenli uyku odaklanmayı arttırarak öğrenme üzerinde olumlu etkileri vardır.
  •       Beyin fonksiyonlarını besler.
  •       Solunum sistemi, dolaşım sistemi, kas ve iskelet sistemi üzerinde olumlu etkileri vardır.

Hangi Saatlerde Uyumak Gerekir?

  • Melatonin hormonu uykuya geçiş sürecini kolaylaştıran ve uyku ile uyanıklık arasında döngünün sağlıklı ilerlemesi üzerinde göreve sahip olan bir hormon türüdür. Melatonin hormonu akşam saatlerinde salgılanmaya başlar ve gece 02.00–03.00 saatleri arasına kadar da artarak salgılanmaya devam eder. Aynı zamanda, protein üretimi ve hücrelerin çoğalmasına yardımcı olan büyüme hormonu saat 00.00’da en yüksek seviyede salgılanır. Bu nedenle de en geç gece saat 23.00’da uykuda olmak gerekir.  Özetlemek gerekirse, gece uykusunun en verimli saatleri u saatleri 23.00 – 03.00 saatleri arasındadır. 
  • Gün içinde ve yatmadan önce aşırı ışığa maruz kalmak, televizyon seyretmek ve cep telefonlarıyla  uzun süre ilgilenmek yani kısacası mavi ışığa uykudan önce maruz kalmak uyku kalitesini düşürür. Sadece uyku kalitesini düşürmekle kalmaz melatonin hormonunun salgılanmasını azaltır ve bu durum da vücut sisteminin  işleyişini olumsuz etkiler.

Kaç Saat Uyumalı? 

Sağlıklı bir uyku süreci geçirmek için kişinin ihtiyacı olan uyku saati aslında kişiden kişiye farklılık gösterir. Kaç saat uyunması gerekenden ziyade dikkat edilmesi gereken nokta uykunun ne kadar kaliteli olduğudur. Uyku süresi kişinin ihtiyacına göre farklılık gösterir. Kişinin yaşı ve cinsiyeti uyku saati üzerinde etkili olgulardır. Ancak uyku saatini genelleyecek olursak, ideal uyku saati aşağıdaki gibi olabilir;  

  • Yeni doğan bir bebek 18 ila 20 saat uyumalı.
  • Küçük bir çocuk 14 saat ila 16 saat uyumalı.
  • Okul çağındaki çocuklar 9 saat ila 10 saat uyumalı.
  • Yetişkinler 7 saat ila 8 saat uyumalı.
  • Yaşlılar ise 5 saat  ila 7 saat uyku uyumalı.

Düzenli Uyku Uyumazsak Ne Olur?

Çağın en büyük sorunlarından bir tanesi uyku düzensizliğidir. Yaşanılan hayatın stresli barındırması, yoğun iş temposu gibi bazı durumlar uyku durumunu olumsuz etkiler. Uyku düzeni bozulduğunda da gün içinde kişi verimsiz çalışma temposuna sahip olur ve gün boyunca enerjisi en düşük seviyelerde olur.  

Eğer düzenli uyku uyumazsak tedavi edilmeyen hastalıklar baş gösterebilir,  vücut sistemi doğru ve düzenli çalışmaz ve gün boyunca halsizlik, verimsiz çalışma, dikkat dağınıklığı, mutsuz hissetme, stresin artması, yorgun ve bitkin hissetme gibi durumlar baş gösterir. Bu durumlar çevredeki insanlar tarafından yanlış anlaşılmaya neden olabilir. Bu da sosyal hayatı olumsuz etkiler.  Aynı zamanda düzensiz uyku düzenine sahip olmak ve yeteri kadar uyku alamamaya bağlı olarak gelişen dikkat dağınıklık trafik kazalarına ve daha farklı kazalara da neden olabilir. 

Daha Kaliteli Bir Uyku için Ne Yapılmalı?

Kaliteli bir uyku için öneriler aşağıdaki gibi sıralanabilir;

  •         Uykuya geçmeden hemen önce çay, kahve ve kola gibi kafein içeren içecekleri tüketmek yerine süt ya da bitki çayı tüketilebilir.  
  •         Uyumadan önce ılık bir duş alınabilir ya da kitap okunabilir.
  •         Akşamları kafaya takılacak konular üzerinde konuşmak yerine iyi hissettirecek konular hakkında konuşulabilir. 
  •        Gün içerisinde 12:00-13:00 arası yarım saat uyku uyumak gece uykuya geçişi kolaylaştırır. Ancak yarım saatten fazla uyumamak gerekir. Yarım saatten fazla uyumak gece uykuya geçişi zorlaştırır. 
  •         Yatak ısısının soğuk olmaması uykuya geçişi kolaylaştıran diğer bir unsurdur. İdeal bir  sıcaklığa sahip yatak ısısı daha çabuk uykuya dalmaya yardımcı olabilir. 
  •         Yatak odasının zifiri karanlık olmasını daha verimli uyumaya yardımcı olur. 
  •         Kurulan alarm yataktan bir metre uzakta durması sabah uyanmayı kolaylaştırabilir. 
  •         Yatağa uykuya geçmek için girilmelidir. Uykudan önce yatağa girmek uyumayı zorlaştırabilir.  Yatağa girme saati 23:00 olmalıdır.  
  •         Uyuma ve uyanma saati her gün, hafta sonu da dahil, aynı olmalıdır.  
  •         Uykuya geçişi daha kolay hale getirecek esneme hareketleri yapılabilir.  
Boyun Ağrılarının Sebepleri?

Boyun Ağrılarının Sebepleri?

Boyun 7 omurga ile baş bölgesini taşıyan hareketli bölgedir. Boyun bölgesinin fazla hareketli olması nedeniyle ciddi yaralanmalara açık bölgedir. Boyun ve ense ağrısı “batan” ağrılar olarak tanımlanmazlar. Boyun ve ense ağrıları tıbbi olarak “künt” ağrılar olarak tanımlanırlar. Boyun ve ense ağrıları;

–        Uyuşma,

–        Karıncalanma,

–        Elektirik çarpması hissi gibi durumlar olarak tanımlanabilirler.

Boyun ve ense ağrılarıyla baş dönmesi de meydana gelebilir. Boyun ağrısı en sık rastlanan bölgesel ağrı türlerindendir. Boyun ağrısının nedeni tek nedenle de tanımlanabilir, birden farklı nedenle de tanımlanabilir. Yani boyun ağrısının birden çok nedeni olabilir. Boyun ağrıları sadece duruş bozukluğundan dolayı meydana gelmez aynı zamanda boyun ağrılarının altında birçok neden olabilir. 

Boyun Ağrıları Sebepleri

Boyun ağrısı tek bir sebeple açıklanabileceği gibi birden fazla nedenle de açıklanabilir. Boyun ağrısının sebepleri aşağıdaki gibi sıralanabilir; 

–        Kas gevşemesi; Bilgisayar ya da telefonun uzun süreli kullanımına bağlı olarak meydana gelen bir durumdur. Kaslar aşağı bakmaktan gerginleşir. Aynı zamanda diş sıkmak da kasların gerilmesine neden olduğu için boyun ağrısına neden olabilir. 

–        Eklem ve kıkırdak aşınması; Boyun eklem ve kıkırdakları yaşlanmaya bağlı olarak aşınabilir. Kemik ve kıkırdakların aşınması da boyun ağrısına neden olur. 

–        Sinir sıkışması; Boyunda sıkışan ve fıtığa neden olan sinirler boyuna ve omuza baskı yapabilirler. Bu da boyun ağrısına neden olur. 

–        Yaralanma; Araba kazaları, enseye darbe almak, başın öne ve arkaya doğru sarsılması gibi durumlar boyun ağrısına neden olabilir. 

–        Farklı Hastalıklar; Romatoid artrit, menenjit veya kanser gibi hastalıklar boyun ağrısına sebep olabilir.

Boyun Ağrısı Belirtileri Nelerdir?

Boyun ağrısının belirtileri aşağıdaki gibi sıralanabilir; 

–        Boyun tutulması; Başı sağa ve sola çevirirken ağrı hissediliyorsa bu boyun tutulmasıdır ve boyun ağrılarının belirtisi kabul edilir. 

–        Keskin bir ağrı;Boynun alt kısmında bir ağrı hissediliyor ve tek bir noktada bir ağrı varsa bu boyun ağrısıdır.

–        Genel ağrı; Boynun bir yerinde ağrı hissediliyorsa bu boyun ağrısı belirtileri arasındadır.

–        Yayılan ağrı; boyundan başlayarak ağrı omuz ve kollara doğru yayılıyorsa boyun bölgesinde bir ağrı olduğunun belirtisidir.

–        Kaldırma ve kavramada yaşanan sorunlar; parmaklar karıncalanıyorsa ve uyuşması nedeniyle eşyalar tutulmuyorsa bu boyun ağrısının belirtisidir.

–        Baş ağrısı; boyunda var olan kas gerilmesi, eklem ve kıkırdak aşınması baş ağrısına neden olabilir. 

     

Boyun Ağrısını Önlemek için Ne Yapılabilir?

Eğer boyun ağrısı bir yaralanmaya ya da bir darbeye bağlı olarak meydana gelmediyse, boyun ağrısı yaşayan kişinin kendi kendine önlem alması mümkündür. Boyun ağrısını önlemek için aşağıdakiler yapılabilir;

–        Otururken ya da ayaktayken duruş boyun ağrısını önlemenin en önemli yollarındandır. Kalça ve omuz aynı hizada olmalı ve kulaklar omuz hizasında olmalıdır.

–        Uzun süre oturmak yerine arada mola verip esneme hareketleri yağmak boyun ağrısını önleyebilir. 

–        Telefonla konuşurken kulaklık kullanmak sağlıklı duruşu desteklediğinden boyun ağrılarını önler.

–        Bilgisayar ekranı baş ile aynı hizada olmalı ve sandalyede otururken bel yastığı kullanmak gerekir. 

–        Ağır eşyalar omuz üzerinde taşınmamalıdır. 

D vitamini kullanmak Boyun ağrısına iyi gelir mi?

Kronik kas ağrılarının nedeni D vitamini eksikliği olabilir. Bu nedenle D vitamini kullanmak boyun ağrılarına iyi gelebilir. Yapılan araştırmalara göre D vitamini eksikliği olan hastalarda bel, boyun ve kas ağrılarının görülme durumu daha fazladır. D vitamini takviyesi alan hastalarda bel ve boyun ağrılarında iyileşme gözlemlenmiştir. Boyun ağrısı çekiyorsanız FortimD takviye gıda tam size göre.

Soğuk Algınlığı Belirtileri Nelerdir? Soğuk Algınlığına Ne İyi Gelir?

Soğuk Algınlığı Belirtileri Nelerdir? Soğuk Algınlığına Ne İyi Gelir?

Soğuk Algınlığı (Nezle) Nedir?

Soğuk algınlığı, nezle olarak tanımlanabilir. Tıp dilindeki adı ise “nazofarenjit”tir.  Soğuk algınlığı  üst solunum yollarında yani  burun ve boğazda meydana gelen viral enfeksiyon kategorisinde yer alır.  Soğuk algınlığı yılın her mevsiminde görülebilir.  Soğuk algınlığı birçok farklı virüs türünden meydana gelebilir.

Soğuk algınlığı daha çok mevsim geçişlerinde, ani sıcaklık değişimlerinde meydana gelebilir. Nezleye sebep olan 200’den fazla virüs türü bulunur. Bu virüs türleri aşağıdaki gibi sıralanabilir;

·       Rinovirüsler,

·      Koronavirüsler, 

·      Adenovirüsler 

·      RSV (Respiratuar Sinsityal Virus)

 Normal durumda soğuk algınlığı 7 gün ila 10 günde iyileşme gösterir. Ancak, soğuk algınlığı sinüzit, orta kulak iltihabı veya pnömokok gibi hastalıklara neden olursa soğuk algınlığının iyileşme süresi uzayabilir.  Soğuk algınlığı çoğunlukla grip ile karıştırılır. Ancak, nezle gribe göre çok daha hafif atlatılan bir rahatsızlıktır. Gripte burun akıntısı şikayeti olmazken, nezlede ana şikayet burun akıntısıdır.

Soğuk Algınlığı Kimlerde Görülür?

Soğuk algınlığı riski en çok 6 yaşından küçük çocuklarda görülür. Aynı zamanda yetişkinlerde yılda 2 kez ya da 4 kere soğuk algınlığı görülebilir. Birçok vakada hastalar 7 gün  ya da 10 gün içinde soğuk algınlığı iyileşme gösterir. 7 gün ila  on gün içerisinde belirti ve semptomların düzelmemesi durumunda hastalar doktora muayene olmalıdır.

Soğuk Algınlığı Neden Olur?

Soğuk algınlığı nedenleri aşağıdaki gibi sıralanabilir;

–            Çeşitli virüsler,

–            Soğuk algınlığına neden olan virüsler insan vücuduna ağızdan, gözden veya burundan girer. 

·      Hasta olan kişi öksürdüğünde, hapşırdığında veya konuştuğunda havadaki damlacıklar yoluyla yayılır. Bu yayılma durumunda sağlıklı bireylere soğuk alıgınlığının bulaşmasına neden olur.

·      Kronik bir hastalığı  olan hastalar veya başka şekilde zayıflamış bağışıklık sistemi olan kişilerin soğuk algınlığına kapılmasına neden olur. 

Soğuk Algınlığı Belirtileri Nelerdir?

Soğuk algınlığının nedenleri aşağıdaki gibi sıralanabilir;

·      Soğuk algınlığına neden olan virüsler vücuda alındıktan 3- 4 saat sonra belirtileri ortaya çıkar.

·      Burun akıntısı

·      Burun tıkanıklığı

·      Boğaz ağrısı

·      Düşük ateş

·      Halsizlik

·      Vücut ağrısı

·      Baş ağrısı

·      Hapşırma

·      Nefes almada güçlük

·      Öksürük gibi durumlar soğuk algınlığı belirtileri arasında yer alır. Bazı soğuk algınlığı belirtilerine rastlanıldığında doktora muayane olmak gerekir bu belirtiler de aşağıdaki gibi sıralanabilir;

·      Daha ağır seyreden soğuk algınlığının belirtileri arasında 38, 5 dereceden daha yüksek ateş, 

·      beş gün veya daha uzun süren ateş, 

·      Ateşsiz bir dönemden sonra tekrar ateş başlaması, 

·      hırıltılı solunum, 

·      nefes darlığı,

·      şiddetli boğaz ağrısı, 

·      sinüs ağrısı  gibi belirtiler görüldüğünde doktora muayene olmak gerekir. 

Soğuk Algınlığı Tanı Yöntemleri Nelerdir?

Soğuk algınlığının en çok rastlanan belirtisi nedeniyle birçok durumda teşhis edilmesi ve oldukça kolaydır. Ancak eğer doktor bakteriyel enfeksiyon veya başka bir durum olduğundan şüphelenirse, bu belirti ve semptomların diğer nedenlerini dışlamak için göğüs röntgeni veya başka testler isteyebilir. Üst solunum yolları muayene edildiğinde, nezle en çok burun bölgesini etkiler. Hasta genellikle kendi kendine tanı koyabilir. Semptomlara bakılarak hangi virüs türünün soğuk algınlığına neden olduğunu kişi kendi kendine karar veremez. 

Soğuk Algınlığından Korunmak İçin Nelere Dikkat Etmek Gereklidir?

Soğuk algınlığına neden olan çok fazla virüs türü olmasından dolayı ve çok çabuk mutasyona uğramasından dolayı aşı olmak mümkün değildir.  Soğuk algınlığından korunmak için aşağıdaki durumlara dikkat etmek gerekir;

  • Maske takmaya özen göstermek gerekir. 
  • Hijyen ve temizliğe dikkat etmek gerekir, ellerin düzenli olarak yıkanması gerekir.
  • Çinko takviyesi vücuda alındığında, belirtilerin şiddetini ve süresini azaltabilir.
  • Sağlıklı ve düzenli beslenme bağışıklık sistemini güçlü tutmak gerekir.
  • Hastanın bulunduğu ortam sık sık havalandırılmalıdır.
  • Ellerin bazı cisimlere temasından sonra temizlemeden ağız, burun, göz ve çevresine dokunmaktan kaçınmak gerekir.
  • Mevsimine göre bol taze sebze ve meyve tüketmek gerekir.
  • Bağışıklığı güçlendirmek için Multivitamin takviyesi kullanmak gerekir
Chia Tohumu Nedir? Chia Tohumu Faydaları Nelerdir?

Chia Tohumu Nedir? Chia Tohumu Faydaları Nelerdir?

Chia Tohumu Nedir?

Chia tohumu, ballıbabagil olarak adlandırılan bitki kategorisinde yer alan faydalı içeriği bulunan bitki olarak tanımlanabilir. Chia tohumunda mineral, vitamin, omega-3 yağları ve protein bulunur ve besin değeri açısından da çok zengindir. Güçlü bir lif ve antioksidan kaynağı olarak tanımlanır. Chia tohumu faydaları arasında iltihap önleme, enerji arttırma ve sindirim sistemini rahatlatma gibi özeller yer alır.  Chia tohumunun faydaları sadece bunlar değildir, ayrıca kalp, kemik, diş ve cilt sağlığını korur ve güçlendirir. 

Chia Tohumu Günlük Ne Kadar Kullanılır?

Günlük olarak alınması gereken vitamin ve mineral ihtiyacı için 1-2 yemek kaşığı Chia tohumu tüketmek yeterli olmaktadır. Yüksek besin değerine sahip olan chia tohumunu doktorun ya da diyetisyenin önerdiği besin miktarından fazla tüketilmesi önerilmez.  

Chia Tohumu Kalori 

Chia Tohumu içerisinde % 33,80 oranında karbonhidrat, % 13,28 oranında protein, % 24,71 oranında ise yağ bulunur. Chia Tohumu içeriğinde 4,20 Karbonhidrat(g), 1,65 Protein(g), 3,07 yağ(g), 3,44 lif(g), 1,60 Sodyum(mg), 63,00 Kalsiyum(mg), barındırır. Chia Tohumu kalori değeri aşağıdaki gibi sıralanabilir; 

·       1 yemek kaşığı Chia tohumu ile ortalama 49 kaloridir. Ayrıca, 1 yemek kaşığı chia tohumu 2 gram Protein, 4 gram Karbonhidrat içerir.

·       1 kaşık chia tohumu ortalama 10-20 gramdır. Yani 100 gram chia tohumu 480 kaloridir. Ayrıca chia tohumunun günlük tüketim önerisi ortalama 20 gram yani bir yemek kağıdı kadardır. 1 yemek kaşığı chia tohumu 49 kalori içermektedir. Chia tohumu, gluten içermeyen bir besin kategorisinde yer alır. Süte oranla yüksek miktarda kalsiyum içerir ve omega-3 açısından da zengin besin değerine sahiptir.

Chia Tohumu Faydaları Nelerdir?

Chia tohumunun faydaları aşağıdaki gibi sıralanabilir; 

·       Yaşlanmayı geciktirir.

·       Cilt sağlığını korur ve destekler.

·       Sindirim sağlığını korur ve destekler.

·       Kalp sağlığını korur ve destekler.

·       Diyabet tedavisinde tercih edilen besindir

·       Enerji arttırır.

·       Diş sağlığını korur ve destekler.

·       Metabolizma düzenleme özelliğine sahiptir.

·       Kemik sağlığını korur ve destekler.

·       Kilo vermeye destek olur.

·       Veganlar için protein kaynağı olarak nitelendirilir.

·       Süt yerine tüketilebilir.

·       Gluten içermez.

Chia Tohumu Nasıl Yenir?

Chia tohumları farklı tarifler kullanılarak tüketilebilir. Özellikle chia tohumu meyve, sebeze ve yoğurtla tercih ediliyor. 

Chia tohumları, tahıl, pirinç, yoğurt veya sebzeler üzerine tohum olarak serpilebilir ya da su veya sütte chia tohumları şişirilerek de tüketilebilir. Chia tohumunu hiçbir işlem uygulamadan da tüketmek mümkündür. Chia tohumları filizlendirilerek de tüketilebilir. Filizlendirilmiş chia tohumları tüketmek sindirimi daha kolay hale getirir ve tohum içinde bulunan besin değerleri vücut tarafından daha çabuk emilir.  Filizlendirilmiş chia tohumları salatalara, sandviçlere, yemeklere eklenebilir.

Chia tohumu içerisindeki  vitamin ve mineralleri vücuda alınmasının en iyi yolu tohumları öğütmek ya da ıslatmaktır. Chia tohumlarını ıslatmak için bir fincan suya yaklaşık 1.5 yemek kaşığı chia tohumu atılması ve yaklaşık 1 saat bekletilmesi önerilir.

Chia tohumları, vejetaryenler ve veganlar için mükemmel bir protein kaynağı kategorisinde yer alır. Çoğu bitkisel gıdadan yüksek kalitede protein içerir. Soya sütü ve ezilmiş badem ile chia tohumu pudingi yaparak vücuda protein alınabilir. Chia tohumları antioksidan açısından oldukça zengin besindir. Chia tohumu serin ve kuru yerde bozulmadan dört yıla kadar saklanabilir.

Chia Tohumunu Kimler Kullanamaz?

Chia tohumunun tüketimi önerilmeyen durumlar aşağıdaki gibi sıralanabilir;

·       Hamile kadınların chia tohumu tüketilmesi önerilmez. 

·       Chia tohumu tansiyon ilacı kullana ve diyabet ilacı kullanan kişilere önerilmez. 

·       Alerjik bir besin değerlerine sahiptir ve alerjik reaksiyon göstermeye elverişli kişilerin chia tohumu tüketmesi önerilmez. 

·       Ayrıca yutma güçlüğü olan kişilerin chia tohumlarını dikkatli tüketmesi önerilir. 

·       Kuru hali tüketilmemelidir. 

·       Kan pıhtılaşma bozukluğu olan kişilerin ya da kan inceltici ilaç kullanan hastaların, chia tohumu tüketimini doktoruna danışması önerilir.  

·       Chia tohumu tansiyonu düşürme özelliğine sahiptir. Düşük tansiyonu olan hastalar chia tohumu tüketirken dikkatli olması önerilir. 

C Vitaminin Cilt için Faydaları

C Vitaminin Cilt için Faydaları

C vitamini, suda çözünen vitaminler kategorisinde yer alıyor. C vitamini ağırlıklı beslenmek, vücudun yenilenmesine ve bağışıklık sisteminin güçlenmesine destek olur. Ancak C vitamini faydaları sadece hücre yenilenmesi ve bağışıklık güçlendirmek değildir. C vitaminin bir çok faydası bulunmaktadır. C vitamini besinlerden alındığı gibi takviye gıdalardan ve kozmetik ürünlerden de alınabilir. C vitaminin cilt sağlığı açısından faydalarını sizin için derledik. Keyifli okumalar dileriz.  

C Vitaminin Cilt için Faydaları

C vitamini anti aging yani yaşlanma karşıtı vitamin türüdür. Bu nedenle cilt için bir çok faydası bulur. C vitaminin cilt için faydaları aşağıdaki gibi sıralanabilir;

  • Anti Aging Bakımda C Vitamini; C vitamini, cilt bakımında sıkça tercih edilen, ham madde olarak kullanılan vitamin türüdür.  C vitamini cildi gençleştiri ve cildin enerjini kazandırmaya yardımcı olurken cilde derinlemesine bakım yapar
  • Cilt bozukluklarını azaltmaya yardımcı olur; C vitamini dış faktörlerin etkisiyle ciltte oluşan hasarları onarmaya destek olur. C vitamini, cildi daha canlı göstermeye yardımcı olur. 
  • Kolajen üretimine yardımcı olur; C vitamini içeren kozmetik ürünler, vücutta  kolajen üretimini sağlar. C vitamini yardımıyla üretilen kolajen cilde aydınlık verir, cildin daha sıkı olmasına yardımcı olur ve cilt daha sağlıklı bir görünüme sahip olur.  Özellikle yaşlanma karşıtı bakım yapılıyorsa günlük olarak C vitamini içeren ürünler tercih edilebilir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta cilt ihtiyaçlarına dermatoloğa danışmak gerekir. 
  • Göz altı morluk görünümüne karşı bakım yapar; C vitamini içeren ürünler, göz altı morluk görünümüne karşı bakımda oldukça faydalıdır. Göz altı morluk görünümü onarmak için C vitamini içeren kozmetik ürünler tercih edilebilir. 
  • Yaşlanma karşıtı bakımda oldukça etkilidir; C vitamini içeren kozmetik ürünler, yaşlanma karşıtı bakımda oldukça etkili ürünlerdir. Eğer cilde  anti aging yani yaşlanma karşıtı bakım yapılıyorsa C vitamini içeren ürünler tercih edilebilir.
  • Cilde esneklik kazandırmaya çalışır; Alınan yaşlanma etkisiyle  cilt esnekliğini kaybeder. C vitamini içeren ürünler cildi esneklik seviyesini arttırmaya yönelik bakım yapar ve cildin sarkmasını engeller. Cilde yapılan C vitamini bakımı ile birçok fayda sağlanabilir.  Ayrıca cildi takviye gıdalarla desteklemek gerekir, bu nedenle de C vitamini takviyesi alınabilir.  

C vitamini kullanımı Serbest radikallerin zincir reaksiyona girmesini önleyerek vücuda zarar vermelerini engelleyen C vitamini, kozmetik alanında çok tercih edilen vitamin grubundadır. C vitamini serum ve tablet formunda bulunur. C vitamini serumu tercih edilirken cilt yapısı ve cildin özellikleri oldukça önemlidir. Eğer cilt tipi C vitamini kullanımına uygun değilse cilde hasar verebilir. C vitamini serumu yüze kullanılırken yüz makyajdan ve günlük kirden iyice arındırılmış olması gerekir.  C vitamini serumları cildi güneşin zararlı ışınlardan korur. Bu nedenle de C vitamini takviyesi güneş kremleriyle birlikte kullanılabilir.

Güneş kremi ile kullanıldığında C vitaminin cilt üzerindeki olumlu etkileri görülebilir. Cilt tipine göre bir bakım yapabilmek için dermatolog önerisi almak oldukça önemlidir.  Çünkü her cildin kendine has özellikleri ve ihtiyaçları vardır, bu nedenle dermatoloğa danışmak cilt için en iyi yöntemdir. Ayrıca, FortimMulti içerdiği C vitamini sayesinde cildinizi destekler. 

Omicron Nedir?

Omicron Nedir?

Omicron Varyantı Nedir?

Omicron varyantı covid-19 salgının bir türüdür. Güney Afrika’ ilk ortaya çıkmıştır. Sonrasında  dünya geneline yayılarak milyonlarca kişiye bulaşmıştır. Türkiye’ de Sağlık Bakanlığı, 12 Aralık 2021 tarihinde Omicron varyantı ile enfekte vakaların tespit edildiği açıklamasında bulunmuştur. Sağlık Bakanlığı’nın 25 Aralık 2021’de yaptığı açıklamaya göre, kalabalık illerdeki vakaların %10’undan fazlasını Omicron varyantından oluşmaktadır. Covid-19 virüsünün bir türü olan omicron varyantının özellikleri aşağıdaki gibi sıralanabilir; 

–        BULAŞTIRICILIK;  Bulaşıcılık konusunda daha hızlı yayıldığı konuşulmaktadır. Ancak covid-19 virüsünün özellikleri gibi kesinlik yoktur. Daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. 

–        HASTALIK ŞİDDETİ; Omicron virüsünün kişiyi nasıl etkilediğine dair daha fazla bilgi toplamaya ihtiyaç vardır. Burada genellemek daha iyi olur, yeni tip koronavirüsün tüm varyantlarının, kişilerin hayatını kaybetmesine sebep olduğu gibi omicron varyantıda kişilerin hayatları kaybetmesine neden olabilecek kadar ciddi bir virüstür.  

–        DAHA ÖNCE COVID-19 GEÇİRMİŞ OLMANIN ETKİSİ; Daha önce covid-19 virüsüne yakalanmış kişiler omicron varyantıyla yeniden enfekte olabilir.  

Omicron Varyantı Belirtileri Nelerdir?

Omicron varyantının bulaşıcılığı diğer covid-19 varyantlarına göre paralellik göstermektedir. Omicron varyantı da hücreye tutunmasıyla çoğalır. Farklı mutasyona uğrayabilirler. Aşıların covid-19 virüsündeki proteinlerin değişme neden olmasıyla omicron varyantı meydana gelmiştir. Bu nedenle de omicron varyantı daha bulaşıcıdır. 

Omicron varyantı aşağıdaki yollarla bulaşabilir;

·       Solunum yoluyla,

·       Enfekte olunan kişilerle temas yoluyla

Kişilerin vücut sıvılarına temas yoluyla bulaşabilir.

Omicron varyantının belirtileri de aşağıdaki gibi sıralanabilir;

·       Kuru öksürük,

·       Yüksek ateş

·       Gece terlemesi

·       Vücut ağrısı

·       Tat ve koku hissinde kayıp

·       Halsizlik gibi belirtiler omicron varyantında görülür. 

Omicron Varyantına Karşı Aşı Koruyuculuğu

Aşıların Omicron varyantına karşı ne ölçüde koruyuculuk sağladığına dair kesin veri bulunmamaktadır. Ancak aşıların daha önce vakaların çoğunluğunu meydana getiren covid-19 virüsünün Delta varyantına karşı etkili olduğu görülmüştür. Covid-19’ a virüsüne karşı, aşı dışında etkili bir önleyici ya da tedavi edici bir yöntem yoktur. Bu nedenle toplumun aşılanmış olması COVID-19’a bağlı ağır hastalığın ve ölümü engellemenin en net yöntemidir. Türkiye de iki doz aşı olan ve ikinci dozun üzerinden 3 ay geçen kişilerin hatırlatma dozunu yaptırması, Omicron varyantına karşı korunma konusunda oldukça önemlidir.

Omicrondan Korunmak İçin Neler Yapmalıyız

Omicron varyantından vücudu korumak için pandeminin başlangıcından bu güne kadar tavsiye edilen tüm uygulamalar tam olarak yerine getirmek omicron varyantında da önemlidir. Özellikle de havaların soğuması nedeniyle kapalı ortamlarda daha fazla zaman geçirmesi, virüsün yayılmasına neden olur. Omicron varyantından korunmak için aşağıdaki yöntemler tercih edilebilir;

–        Kalabalık ortamlardan uzak durmak gerekir. 

–        Sosyal mesafeye dikkat etmek gerekir. 

–        Kalabalık ortamlarda maske takılmalı ve herhangi bir nedene bağlı olarak maske çıkarılmamalıdır.

–        Eller sık sık yıkanmalıdır.

–        Beslenme ve takviye vitamin alımına özen gösterilmelidir.

–        Risk grubunda olan ve tüm kişilerin aşı olması ve aşı olanların hatırlatma dozunu olması gerekir. 

–        Belirtisi olan kişilerin sağlık kuruluşuna gidip test vermesi gerekir ve izolasyon süresine dikkat etmesi gerekir.