Günümüzde insan ömrünü uzatmayı başardık. Ama sağlıklı
yaşlanabiliyor muyuz?


Doymak ile sağlıklı beslenmek farklı kavramlar. Endüstrileşme sürecinin bizlere dayattığı, doymak adına “fastfood” tarzı beslenme, bugün pek çok kroner hastalığın (diyabet, tansiyon, haşimato vb…) nedeni oldu. Bedenimizde kalıcı hasarlara yol açtı. Hepimiz bir telaş, koşuşturma içerisindeyiz. Günümüzde dengeli ve sağlıklı beslenemediğimiz için… Beslendiğimizi düşündüğümüz kaynakların mutfağını da yeterince bilemediğimiz için(toprak, tohumlar, gıda kaynakları, hijyen, sanitasyon, saklama koşulları…)… Doymak asıl amacımız, sağlıklı olanı yemeği düşünmüyoruz.(kızartmalar, döner kebaplar, kola, …) Sonuç, beynimizin küçülmesine kadar gidiyor, hücrelerimiz yeterince beslenemiyor. Sağlıksız yağlar nedeni ile damarlar tıkanıyor. Bağışıklığımız düşüyor. Sağlıksız beslenme sonucu vücudumuz hastalıklarla yüzleşebiliyor.

‘Dünyada nüfus çok hızlı artarken, besin kaynakları sınırlı’ denilerek başta buğday olmak üzere genlerde değişiklikler yapıldı. Bunların yan etkileri halen araştırma konusu. Hasta kişiyi iyileştirmek amacı ile yapılan harcamalar, hastalık oluşumunu önlemek amacı yapılan harcamaların çok çok üzerinde. Son yıllarda Bütüncül Tıp yaklaşımı ile ruh, beden, zihin sağlığı artık bir arada değerlendiriliyor.


Beslenmenin sağlıkla ilgisi var mı?

Doğrudan ilgisi var. Bitkilerden aldığımız fitokimyasallar, flavanoidler, antioksidanlar, vitaminler, mineraller, aminoasitler vb… bizi iyileştiriyor, bağışıklığımızı artırıyor, sağlıklı oluyoruz. Doğal olmayan, sağlıksız koşullarda üretilen, kontrolsüz sıcaklığa tabi tutulan gıdalar… doymuş ve trans yağların gereğinden fazla tüketilmesi…gibi sayısız nedenler, metabolizmanın işleyişini bozduğu için kanser, alzheimer ve daha pek çok kronik hastalığa yol açabiliyor. Yapılan araştırmalarda, 50 yıl öncesindeki besinlerin içerik değerleri; vitaminler, mineraller ve fitokimyasallar yönünden çok daha yüksek. Örneğin, Omega3 hücre membranında bulunan değerli bir bileşen. Kalp damar akışını düzenleyici, görme sinirleri üzerinde etkili, beyin fonksiyonlarına iyi gelen, özellikle DHA(Dokosaheksaenoik asit) sayesinde konsantrasyon artısını sağlayan, vücuttaki inflamasyonu azaltıcı etkisi var. Kronik hastalıkların çoğunun inflamasyondan kaynaklandığı biliniyor. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) omega3 ün bağışıklık sistemi, solunum, göz, beyin, kardiyovasküler yapı ve endokrin sistemlerinin işleyişinde etkin rol oynadığını söylemekte. Öğrenmeyi kolaylaştırdığı, hafıza ve dikkat yeteneğini geliştirdiği, hücre zarında yapısal rolü nedeni ile önemli enerji kaynağı… Sağlıklı yaşlanabilmek için bedenimizi tanımak, eksik olanı bilmek ve tamamlamak gerekiyor. Burada besin takviyeleri devreye giriyor. Asıl amacımız da neslimizi koruyabilmek…

Neden Fortim?

Güvenilirliğin oluşturulabilmesi bir kurum için en önemli konu. İnsanı ve insan sağlığını korumak amacımız. Tüm kadromuz Gıda Mühendislerinden oluşuyor. 25 yıllık birikimimiz, kalitemizden ödün vermeden güncel kalabilmemiz bizleri bugünlere ulaştırdı. Fortim; sağlık otoritelerinin onayladığı güvenilir bir marka. Antiallerjen özellikte ürünler. GDOsuz. Yani Genetiği Değiştirilmiş Mikroorganizma kullanılmamış, kapsülü de GDOsuzdur. Tabletler yutulabilir boyutta. Her yaştan insanın tüketimine uygundur Ürün cam ambalajda saklanmakta. İçeriği ile temasa geçmez. Cam ambalaj aynı zamanda koyu renklidir. Böylece ürün güneş ışığının olumsuz etkilerinden korunmaktadır. Ürün içerikleri bakanlığın belirlediği etiket bildirimine uygun olup, günlük alım dozajları sınırlar içerisindedir. Ürün, ULUSLARASI KALİTE standartlarına uygun olarak üretilmiştir. Ülkemizde de Besin Takviyeleri ile ilgili olarak İstanbul İl Tarım ve Orman Müdürlüğü onayımız mevcuttur. ISO22000(Food Safety Management) ISO9001(Quality Management Sytems) belgelerimiz vardır. Ürünlerimiz sabah kahvaltıdan hemen sonra alınması halinde gün boyu dinçlik ve zindelik sağlar

Yorum Yaz

Lütfen dikkat: yorumlar yayınlanmadan önce onaylanmalıdır.