Bu yorgunluk geçer mi?


Günümüzde özellikle metropol insanlarında, çok erken saatlerde güne başlamak, çoğu kez geçiştirilen, ya da yapılmayan bir kahvaltı, zamanla yarışarak bir yerlere yetişmek zorunda olmak, günlük yoğunluk, hızlı tempo, bitmeyen toplantılar, stresli iş yaşamı, günlük kaygılar, sorumluluklar derken farkında olmadan içselleştirdiğimiz stresle gelen “yorgunluk” sanki yapıştı üzerimize. Hiç geçmeyecek gibi… Bize iyi gelen doğadan, uzaklaştıkça zihnimizin rahatlayamama hali, vücudumuzda sıkışmışlık hissi yaratırken, hareketsiz bir yaşam bir süre sonra önce ruhsal, sonrasında fiziksel hatta kronik yorgunluğa kadar gidebilecek bir sürecin ayak seslerini andırıyor. Dinlenme ile geçmeyen yorgunluk, kronik yorgunluğa dönüşürken; unutkanlık, kas ağrıları, boğaz eklem ağrıları, uyku bozuklukları, enerji kaybı, yaşama karşı negatif bir yaklaşım, hiperaktivite, konuşma güçlüğü, bilinçte bulanıklık, beyin sisi gibi belirtiler gösterebiliyor. Bu belirtilerin kaynağı iş stresi, depresyon, kolit, karaciğer böbrek rahatsızlıkları, romatizmal rahatsızlık, viral ya da bakteri kökenli rahatsızlıklar, anemi, diyabet ve insülin direnci, yetersiz beslenmeden kaynaklanan vitamin mineral eksikleri (B vitaminleri, D vit gibi) olabiliyor. Gelişmiş cihazlar ve kan testleri ile kolaylıkla sorunun ana kaynağını bulmak mümkün. Atan iş yükü ile sağlık sektörü bizlerle.

Neler yapılabilir?

En az 30 dk lık yürüyüşler ve basit egzersizler yapmak, mevsime uygun sebze ve meyveleri tüketmek (bağırsakları çalıştıran, mikrobiyotayı zenginleştiren probiyotikler ve bunları besleyen prebiyotikler, fermente içecekler( şalgam suyu, pancar suyu vb…)detoks özelliği gösteren meyve ve sebze suları, bitki çayları(yeşil çay, nane çayı, zencefil çayı, beyaz çay, mate çayı…) tüketmek, beden kitle indeksine dikkat ederken özellikle bel çevresindeki kalınlaşmanın önüne geçebilmek,( bu kalınlaşma karaciğer ve diğer organ yağlanmalarının göstergesi olabiliyor )vücudun ihtiyacı kadar sıvı, özellikle su tüketmek, kafeinli içeceklerden, şekerden uzak durmak, vitaminler(B1, B2, B3, B5, B6, biyotin, folik asit, B12, VitC, VitA, VitD3, VitE, VitK1 …) ve mineraller(kalsiyum, magnezyum, demir, çinko, manganez, bakır, iyot, selenyum, molibden, krom,…) takviyesi almak(vücutta sentezlenemeyen ve dışarıdan mutlaka alınması gereken; göz, sinir, kalp ve damar sağlığını destekleyici omega3 takviyesi almak), iyi uyku düzeni( sirkadiyen ritme dikkat ederek aynı saatte uyumak, odanın tamamen karanlık ve serin olması…) gibi küçük dokunuşlarla vücudumuzda belirgin iyileşme sağlayabiliriz. Farkındalığımızı artırarak sağlıklı yaş alabilir, sevdiklerimizin yaşamlarına da katkı sağlayabiliriz. Dünyada, maalesef insanlar, sağlığa hiç önem vermeyen Gıda Endüstrisi tarafından doyuruluyor ve gıdaya hiç önem vermeyen Sağlık Endüstrisi tarafından tedavi ediliyorlar(Wendell Berry).

Yorum Yaz

Lütfen dikkat: yorumlar yayınlanmadan önce onaylanmalıdır.