Enginarın Faydaları Nelerdir?

Enginarın Faydaları Nelerdir?

Güçlü bir lif kaynağı olan enginar, kilo verme sürecinde bireylere destek olur. Sindirimi kolaylaştıran özelliğiyle bilinir. Enginarın diğer faydaları aşağıdaki gibi sıralanabilir.  

– Dolaşım sistemi sağlığı için ideal bir besin kaynağıdır. Özellikle kötü kolesterolü düşürerek iyi olan kolesterolü dengeler. Yüksek tansiyon, felç, kalp krizi ve damar tıkanıklığı gibi riskli hastalıkları önler.

– Enginar sebzesi zeytin yağıyla birlikte tüketildiğinde, ağız içinden mideye kadar olan bölümlerde bulunan hücreleri korur. 

– Kanser riskini minimum seviyeye indirir.

–  Mide asidini dengelemeye yardımcı olur.

– Mide duvarını korur. 

– Kötü ağız kokusunu önler.

– Potasyum açısından oldukça zengin olan enginar iç organların işlevinin artmasına yardımcı olur. Ayrıca içinde bulundurduğu bakır sayesinde da kırmızı kan hücrelerinin üretilmesine yardımcı olur.

– Vücut içindeki oksijen miktarını dengeler.

– Hafızayı güçlendirir. 

– Karaciğeri yenileme özelliğine sahiptir. Böylece, vücuttan toksinlerin atılmasına yardımcı olur. 

– cilt hastalıkları üzerinde iyileştirici etkisi vardır. 

– %30 oranında K vitamini sayesinde kemik ve kas gelişimine yardımcı olur. 

– İçerdiği potasyumdan dolayı hücrelerin hızla yenilenmesini sağlar. 

Niçin enginar tüketmeliyiz?

Enginar tüketmek için nedenleri aşağıdaki gibi sıralayabiliriz; 

  • Yüksek protein sayesinde kalp kasını güçlendirir, üre seviyesini düşürür ve böylece kalp rahat çalışır.
  • Enginar demir bakımından oldukça güçlü bir besindir.
  • Antioksidan özelliği sayesinde, toksik maddelerin vücuttan atılmasına yardımcı olarak, karaciğerin sağlıklı çalışmasını sağlar.
  • Yapısında bulunan potasyum minerali, vücuttaki sodyum-potasyum dengesini sağlar ve bu özelliği sayesinde tansiyon daha düzenli hale gelir.  
  • Enginarın içerdiği ‘sinarin’ adlı madde, kandaki kötü kolesterolün düşmesini sağlar. 
  • Yüksek lif yapısı sayesinde, kan şekerini dengeler. 
  • Sigara içen kişilerin ciğerlerinde bulunan nikotin seviyesinin azalmasını destekler.

Enginar hangi mevsimde yenir?  

Enginar, Nisan ve Mayıs aylarında tüketilmesi gerekir. Yani enginar ilkbahar aylarında tüketilmesi doğru olur.  Ancak enginar sevmiyor olabilirsiniz ya da enginara karşı hassasiyetiniz olabilir. Bu nedenle FortimMulti takviye gıda almanızı öneririz. Bu sayede enginarın sahip olduğu besinlerin değerlerini FortimMulti vücudunuza alabilirsiniz 

Enginardaki vitamin ve mineraller

Enginarda yüksek oranda K ve C vitaminleri içerir. Mevsiminde düzenli olarak tüketilen enginar ile vücudunuzun kalsiyum, çinko, potasyum, demir, fosfor, magnezyum ve lif ihtiyacını karşılayabilirsiniz. 

Enginarın en bilindik özelliği karaciğerleri temizlemesidir. Ancak sadece karaciğer dostu değil aynı zamanda kemik, beyin, cilt üzerinde de olumlu etkileri vardır. Enginar C vitamini ve K vitaminlerinin yanında, antioksidan, B6 vitamin ve minerallerini de içermektedir.  Antioksidan özellikli besinler kolesterol seviyesinin düzene girmesinde oldukça önemli rol oynamaktadır. Bu bakımdan kolesterolün dengede kalması için enginarın düzenli olarak tüketmekte fayda vardır.

·       Enginarın antioksidan özelliği ile  yüksek kolesterolün sebep olduğu kalp ve damar hastalıklarının önlenmesine yardımcı olur. 

·       Taze enginar yaprakları idrar söktürücü özelliğine sahiptir.  

·       Enginar yüksek C vitamini içerir ve böylece bağışıklık sisteminin güçlenmesinde ve hastalıklardan korunmada önemli bir besin kaynağıdır.

·       Enginardaki B6 açısından oldukça zengindir ve böyle hücrelerin korunmasına yardımcı olur.

·       Demir içerdiği için kansızlık gibi demir eksikliğinden dolayı meydana gelen hastalıklara karşı kişiyi korur ve demir eksikliğini tedavi eder.

·       Alzheimera yakalanma riskini azaltır.

·       Kemik sağlığını korur ve osteoporoz nedeniyle görülebilen kemik hastalıklarını önler.  

Renk Körlüğü Nedir?

Renk Körlüğü Nedir?

Renk körlüğü renklerin veya renkler arasında var olan farkların anlaşılmadığı bir görme bozukluğu türü olarak tanımlanabilir. Görme bozukluğunda genellikle kırmızı-yeşil gibi renklerin algılanması zordur ve kişiler kırmızı ve yeşil rengini algılayamadığını fark ettiğinde ortaya çıkan renk körlüğü, nadiren de olsa tüm renklerin gri ve gri tonları gibi algılandığı şekilde de ortaya çıkabilir.

Renk körlüğü kimlerde görülür? 

Renk körlüğü iki farklı şekilde ortaya çıkabilir;

1-   Kalıtsal nedenlere bağlı olarak meydana gelen renk körlüğü; x kromozomu olarak bilinen cinsiyet kromozomuyla aileden çocuklara aktarılabilir.

2-   Daha sonra meydana gelen, edinilmiş renk körlüğü; retina veya beynin görme merkezinde meydana gelen bazı problemlerin olması ya da görmeyi etkileyen bölümlerin hasar görmesi durumlarında ortaya çıkabilen, diğer hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların yan etkileri gibi çeşitli nedenlerden dolayı meydana gelebilir.  

Erkeklerde tek, kadınlarda iki adet X kromozomu bulunması nedeniyle renk körlüğünün erkeklerde görülme sıklığı kadınlara oranla daha fazladır. Kadınlarda % 0, 5 oranında görme bozukluğuna rastlanırken, bu durum erkeklerde % 8 olarak artmaktadır. 

Renk körlüğü nasıl tespit edilir? 

Bazı renklerin algılanmasında zorlanılan ya da bazı renklerin hiç görülmediği anlaşıldığında  en kısa zamanda bir göz doktoruna muayene olmanız tavsiye edilir. Göz doktoru kapsamlı bir muayenenin ardından ve gerekli tetkiklerin sonuçlarına göre renk körü olduğunuzu teşhis edebilir. Renk körlüğü testleri ile renk körü olup olmadığınız anlaşılabilir.

Renk körlüğü testi zor olmayan bir teşhis etme yöntemidir. Bu testte renklerin içine gizlenmiş farklı renklerdeki sayıları veya desenleri bulmak gerekir. Eğer yarı veya tam renk körüyseniz, farklı renklerden ve noktalardan yapılan gizlenmiş görselleri veya sayıları okuyamayacaksınız. Yapılan test sonucuna göre göz doktoru renk körlüğü teşhisi koyabilir.

Renk körlüğü tedavi edilebilir mi? 

Renk Körlüğünü tedavi etmek amacıyla Özel Kontakt Lensler ve Gözlükler bulunmaktadır. Yani, Renk körü hastalar için üretilen renkli kontakt lensler ve gözlükler vardır. Göz doktoru bu kontakt lens ve gözlüklerin deneme setinden farklı renkleri hastaya denetir. Hangi renge sahip kontakt lens veya gözlükle renkleri daha iyi ayırt edebildiği analiz edilir ve sonrasında  bu renkteki kontakt lens ve gözlüğü hasta kullanmaya başlar. Bu tür optik cihazlar renk körlüğünü tam anlamıyla tedavi etmez ama özellikle gündüz renklerin ayırt edilmesi ve günlük yaşamın kolay hale gelmesi açısından oldukça önemli renk körlüğü tedavi yöntemdir.

Göz sağlığını korumak için neler yapmalıyız?

Göz sağlığını korumak görüş açısı için oldukça önemlidir. Görüş sağlığını korumak için aşağıdaki kriterlere dikkat etmenizi öneririz; 

·       Temiz Hava; ortamdaki temiz hava seviyesi gözlerin mikrop kapmaması açısından ve göz sağlığı açısından oldukça önemlidir. 

·       Sebze Tüketmek; Mevsiminde olan sebzeleri  beslenme programına dahil etmeniz göz sağlığınız açısından oldukça önemlidir. Göz sağlığına en iyi gelen sebzeler;

–        Lahana,

–       brokoli, 

–       roka 

–       yeşil yapraklı sebzeler

·       Yeterli Su Ve Uyku; Gün içerisinde iki buçuk ile 3 litre su tüketmek gözlerin ihtiyacı olan nemi karşılamanız için gereklidir. Aynı zamanda günde 7 ila 8 saat uyumak da göz sağlığı açısından oldukça önemlidir.

·       Koruyucu İçeren Maddelerden Uzak Durmak; Mümkün olduğunca koruyucu madde içermeyen ürünleri tercih etmek gerekir. Göz için kullanılan ürünlerin de son tüketim tarihine dikkat etmek gerekir. 

·       UV Işınlarından Korunmak; Güneşin ultraviyole ışınlarından gözleri korumak gerekir.  Çünkü bu ışınlar göz retinasında kalıcı hasarlara neden olabilir. 

·       Gözlükleri Seçin; Düzenli olarak göz doktoruna muayene olmak ve gözün ihtiyacı olan  gözlükleri kullanmak göz sağlığı için oldukça önemlidir.  Özellikle güneş gözlükleri kullanmak, güneşin zararlı ışınlarından gözü korunmak için gerekir.

·       20/20/20 Kuralını Uygulayın; Göz sağlığı için uygulanabilecek bu kural 20 dakika aralıklarla yaklaşık 20 metre uzaklıkta olan bir noktaya 20 saniye boyunca odaklanarak bakmaktır.

Renk körlüğü belirtileri nelerdir? 

Renk körlüğü genellikle kalıtsal genetik olarak aktarılan görme bozukluğudur. genellikle cinsiyet kromozomlarından X kromozomu üzerinden taşınarak bebeğe aktarılır. Renk körlüğü iki çeşittir; 

·      deuter anomaliler 

·      protanomaliler

 Her iki renk körlüğünde de hasta yeşil ve mavi renkleri ayırt edemez. Renk körlüğü genellikle çok fazla belirtisi olan bir görme bozukluğu değildir. Renk körlüğünün belirtileri genellikle kısmi ya da tam renk körlüğüne göre farklı olabilir. 

–       Kısmi renk körlüğünde, mavi, kırmızı ve yeşil renkler farklı düzeylerde algılanamaz veya ayırt edilmez.

–       Tam renk körlüğünde, renkler siyah, beyaz ve grinin tonları olarak algılanır. Bu yüzden de belirtiler hastanın görme bozukluğuna göre olarak farklı olabilir.  

Sağlıklı Kilo Almanın 7 Yolu

Sağlıklı Kilo Almanın 7 Yolu

Sağlıklı Kilo Almak Neden Önemli? 

Sağlıklı yollarla alınmayan kilolara bağlı olarak aşırı yağlanma, çatlak oluşumu, bölgesel yağlanma, vücutta sarkmalar ve estetik olmayan bir vücut görünümü oluşması gibi birçok olumsuz durumlar meydana gelebilir. Zayıflık, vücut kitle indeksine göre objektif olarak analiz edilebilir. Vücut kitle indeksi, kilogram cinsinden vücut kütlesinin boyun metre cinsinden karesine bölünmesi ile analiz edilebilir. 

Bu formülle göre elde edilen vücut kitle indeksi eğer 18,5 ve altında ise birey zayıf olarak kategorize edilir. Sağlıklı kilo almak ileride meydana gelebilecek sağlık sorunlarının da önüne geçmiş olur. Sağlıksız şekilde kilo almak obeziteye neden olabilir. Obezite de beraberinde birçok sağlık sorununu beraberinde getirebilir. 

Aşırı Zayıflığın Sağlık Üzerindeki Olumsuz Etkileri Nelerdir? 

Tıpkı şişmanlık veya obezite gibi aşırı zayıflık da sağlık açısından olumsuz olarak kategorize edilen bir durumdur. Zayıf insanlarda vitamin ve mineral eksiklikleri, anemi, bağışıklık sisteminin güçsüz olması gibi rahatsızlıklar meydana gelebilir. Bu yüzden her birey yaşına, cinsiyetine ve boyuna göre ideal kiloya sahip  olmalı ve bu kiloyu korumak için özen göstermesi gerekir. Zayıf bireylerin sağlıklı yollarla kilo alması için kilo verme sürecine başlarken genel bir sağlık taramasının yapılması gerekir. Bazı durumlarda zayıflık veya kilo alamama durumuna neden olan bir sağlık sorunu olabilir. 

Herhangi bir sağlık sorunu olmayan kişiler için diyetisyen kontrolünde kilo alma süreci başlatılabilir veya hastaya verilecek öneriler doğrultusunda sağlıklı ve dengeli beslenerek kilo alması sağlanabilir. Bununla birlikte sağlıklı kilo almak için ne yemeli, kilo almaya yardımcı besinler nelerdir, kilo almanın yolları nelerdir gibi sorular da kilo almak isteyen bireyler için merak konusudur. İşte kilo alma diyeti yapmayı planlayanlar için sağlıklı kilo almanın 7 önemli yolu: 

Sağlıklı Kilo Almanın 7 Yolu

Sağlıklı kilo almak ve boyunuzla uyumlu kilo almak için 7 öneriyi sizin için derledik. Bu öneriler aşağıdaki gibi sıralanabilir; 

·       Düzenli Egzersiz Yapın; kilo alındığında ve bu kiloyu korumak için egzersiz yapılması gerekir. Egzersiz, istenilen görüntüyü korur. Aynı zamanda yağ ve kas dengesini de oturtmanıza yardımcı olur. Bu yüzden günlük beslenme düzenine dikkat etmek gerekir ve haftanın 2 günü ya da 4 günü spor yapılması gerekir.  

·       Uyku Saatlerinizi Düzenleyin; Günlük 8 saat uyku, yetişkinler için yeterlidir. Yatma ve kalkma saatlerinin düzenli olması durumu hem bu düzenin devam ettirilmesi  hem de biyolojik saatin düzenlenmesi açısından oldukça değerlidir. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli kriter uyku dengesini sağlamaktır. Yani çok aşırı uyuyup öğün atlamamak ya da gereğinden az uyumamak gerekir. 

·       Protein Gereksinimini Tam Olarak Karşılayın; Yetişkin bireyler için yaklaşık protein gereksinimi vücut kütlesinin her bir kilogramı için 1 gram protein olarak belirtilebilir. Aynı zamanda protein kaynağı olarak kategorize edilen et, tavuk, balık, yumurta, süt ve ürünleri, kuru baklagiller gibi besinlerin düzenli ve yeterli olarak tüketilmesi sağlıklı beslenme ve kilo almak açısından önemlidir.

·       Kilo Almaya Yardımcı Besinler Tüketin;  Kilo almaya yardımcı besinler, kilo alma sürecini kolaylaştıran hem sağlıklı hem de besleyici besinlerdir. 

·       İştahsızlıkla Mücadeleye Yönelik Önlemler Alın; Kuruyemişler, kuru meyveler gibi küçük hacimli yüksek enerjili besinler tek öğünde daha fazla enerji almanızı sağlayabilir. Günlük beslenme planı içerisinde özellikle de ara öğünlerde bu gibi besinlerin tercih edilmesi kilo almayı kolaylaştırır. 

·       Rutin Sağlık Kontrollerinizi Yaptırın; Kilo alma sürecine başlarken mutlaka yaptırılması gereken sağlık kontrollerinin yanı sıra doktor tarafından tavsiye edilen aralıklarla rutin sağlık kontrollerinin yaptırılması sağlık açısından gereklidir. Kilo alma veya kilo verme dönemlerinde vücutta meydana gelen farklılıklara bağlı olarak kan değerlerinde düzensizlikler ya da değişikler olabilir. Bunların fark edilmesi için düzenli aralıklarla doktora muayene olunmalı ve rutin kan testlerinin yatırılması gerekir. Bu testlerin hangi aralıklarla yapılması gerektiği bireyin sağlık durumuna, yaşına, yaşam tarzına ve daha pek çok faktöre bağlı olarak değişiklik gösterebilir.  Kan testlerinin sonucunda vitamin değerlerinde düşüklük görülmesi halinde, doktor tavsiyesi ile multivitamin takviyesi kullanımında fayda vardır. aksi taktirde örneğin demir eksikliği gibi bir durumda kilo almak veya vermek zorlaşacaktır.

Sağlıklı kilo almak konusunda doktorlara danışmak ve doktorların tavsiyelerine uymak oldukça önemlidir. Bunun yanında herhangi bir kronik hastalığın olması durumu ya da  sürekli kullanılması gereken bir ilacın olması durumunda beslenme düzeni bu kriterleri baz alarak değişiklikler yapmanız önerilebilir. 

Sonbaharda Sağlığımızı Nasıl Koruruz

Sonbaharda Sağlığımızı Nasıl Koruruz

Sonbaharda Hastalıklardan Korunmak için Öneriler 

Sonbahar ayları hastalanmalarının en sık görüldüğü aylardır. Sıcaklık değişimleri, ani terlemeler ve ani üşümeler hastalanmaya sebep olabilir. Aşağıdaki noktalar sonbaharda hastalıklardan korunmanız açısından size yardımcı olabilir; 

  1. Sonbahar aylarının başında grip ve zatürre aşısı yaptırmanızı öneririz.
  2. Ellerin sık sık yıkamanızı öneririz.
  3. Kaliteli uyku uyumanız gerekir. Bağışıklık sistemi için uyku düzeni oldukça önemlidir.
  4. Dışarı çıkarken üşütmemek ve terlememek için dengeli giyinmek gerekir.
  5. Grip ya da soğuk algınlığı geçiren kişilere karşı mesafeli durmak gerekir. 
  6. Sık dokunulan eşyaları sık sık temizlemek gerekir.
  7. Ev ve işyeri gibi uzun süre zaman geçirilen mekanları havalandırmak gerekir.  
  8. Sağlıklı beslenmeye önem verilmelidir.
  9. Kalabalık ortamlardan mümkün olduğu kadar uzak durmak gerekir.
  10. Gerekirse doktor kontrolünde vitamin takviyesi alınmalıdır.

Bağışıklık Sistemi Nasıl Güçlendirilir 

Bağışıklık sistemi bütün diğer vücut sistemleri ile eş zamanlı çalışır. Bu nedenle sadece beslenme düzenine değil, aynı zamanda vücudun bütün sağlığına ve vücut hijyenine dikkat etmek gerekir.  Aşağıdaki bazı kritler bağışıklık sisteminizi korumanıza ve bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olabilir;

  • Sigara içmemek,
  • Düzenli egzersiz yapmak,
  • Sağlıklı kiloyu korumak,
  • Alkolden uzak durmak ya da aşırı alkol tüketmemek, 
  • Yeteri kadar uyumak,
  • Stressiz bir hayat tarzı oluşturmak,
  • Doğru el yıkama ve ağız hijyeni uygulamak bağışıklık sistemini hem güçlendirir hem de bağışıklık sistemini korur.

Ayrıca bağışıklık sistemini korumak için bazı tüketilmesi gereken besinler bulunmaktadır. Bunlar aşağıdaki gibi sıralanabilir;

  • Bitter çikolata
  • Zerdeçal
  • Brokoli
  • Tatlı Patatesler
  • Ispanak
  • Zencefil
  • Sarımsak
  • Yeşil çay
  • Kefir
  • Ay çekirdeği
  • Badem
  • Portakal Ve Asitli meyveler
  • Kırmızı dolmalık biber

Sonbahar Meyveleri Nelerdir?  Sonbahar Sebzeleri Nelerdir? 

Sonbahar aylarında meyve sebze tüketmek hem hastalıklardan korunmak hem de bağışıklık sistemini güçlendirmek açısından oldukça önemlidir. Bu nedenle özellikle mevsim geçişlerinde mevsiminde yetişen ve çeşitli meyve ve sebzelerden oluşan beslenme düzeni benimsemek vücut sağlığınız için önemlidir. Sonbahar aylarında tüketilebilecek sebze meyveleri aylara göre derledik;

Eylül ayı sebzeleri: Mantar, pazı, mısır, patlıcan, kabak, kırmızı biber, dolmalık biber, barbunya

Eylül ayı meyveleri: Mürdüm eriği, kavun, incir, üzüm, fındık, karpuz

Ekim ayı sebzeleri: Mantar, ceviz, fındık, pırasa, ıspanak, turp, havuç, karnabahar

Ekim ayı meyveleri: Üzüm, elma, armut, greyfurt, muz, mandalina

Kasım ayı sebzeleri: Kabak, lahana, balkabağı, pırasa, kereviz, ıspanak, karnabahar, pırasa ve pazı.

Kasım ayı meyveleri: Ceviz, Kestane, Elma, Üzüm, Mandalina, Nar, Kivi, Armut, Greyfurt

Sonbaharda sebze ve meyve ne sıklıkla tüketilmelidir?, 

Mevsiminde yetişen sebze ve meyveler hem daha lezzetli, hem daha sağlıklıdır. Mevsiminde tüketilen sebze ve meyveler hem beden sağlığı hem de bağışıklık sistemi sağlığı için oldukça önemlidir. Bu nedenle günlük beslenme düzenine belirli porsiyonlarla meyve sebze eklenmelidir. Sebze ve meyve tüketim sıklığı kişinin ihtiyacı olan vitamin ve minerallere ya da mevsime göre değişiklik gösterebilir. Bu nedenle diyetisyene danışmanızı tavsiye ederiz. 

Mevsiminde yetişen sebze ve meyveler besin değerleri açısından oldukça zengindir ve besleyici özellikleri daha mevsiminde olmayan meyve ve sebzelerin tüketimine göre oldukça yüksektir. Örneğin; kışın tüketilen ıspanakla yazın tüketilen ıspanak arasında C vitamini açısından üç kat fark gözlemlenmiştir. 

unutmamak gerekir ki her mevsimde toprak, hava ve değişen iklim koşullarına göre vücudun farklı ihtiyaçları ortaya çıkıyor, bu nedenle doğanın mevsimine göre meyve sebze tüketmek günlük olarak ne kadar tüketilmesi gerektiğinden daha önemlidir.

Takviye gıdaları nasıl kullanmalıyız? 

Takviye gıdalar yaşa, cinsiyete ve günlük egzersiz / hareket durumuna bağlı olarak kullanımı farklılık gösterebilir. Takviye gıdalar

  • Kesinlikle tabi bir bardak su ile alınmalıdır. 
  • Bir günde 5’ten fazla takviye kurmamak gerekir. Eğer 5 çeşitten fazla takviye gıda almak gerekiyorsa da birbiriyle etkileşime girmeyecek takviye gıdaları seçmek gerekir. 
  • Takviye gıdaların sabah alınması önerilir, akşam alınan çarpıntıya ya da uykusuzluğa neden olabilir.  
  • Her takviye gıdayı tek tablet ya da kapsül almak yerine multivitamin olarak tercih edilebilir. 
  • Diğer hastalıkları tedavi etmek amacıyla bir ilaç kullanımı söz konusuysa, doktora muayene olmadan multivitamin kullanılmaması gerekir çünkü kullanılan ilacın etkisini düşürebilir ya da yan etkileri görülebilir.  
  • Doktorun tavsiye ettiği kullanım dozu kadar takviye gıda almaya dikkat etmek gerekir.

şeklinde takviye gıda kullanılabilir.  

D Vitamini Eksikliğinin Belirtileri

D Vitamini Eksikliğinin Belirtileri

D Vitamini Nedir?

D Vitamini,  yağda çözünebilen, karaciğer ve yap dokusunda depolanan vitamin çeşitidir.  Bu vitamin çeşidi kalsiyum ve fosfor emilimi konusunda oldukça önemli rolü olan bir vitamindir.  D vitamini, iskelet sistemi, kemik gelişimi ve kemik sisteminin mineralleşmesi üzerinde oldukça önemlidir.  D vitaminin iki türü vardır. Bunlar; D2 vitamini ve D3 vitaminidir.  D Vitamini aşağıdaki vücut sistemleri üzerinde etkilidir;

  • İskelet sistemi, 
  • Bağışıklık sistemi, 
  • Kolon ve meme kanseri oluşumuna engel olmak için, 
  • Diyabetin önlenmesi ve tedavisi, 
  • Cilt sağlığı, 
  • Kalp  sistemi üzerinde oldukça etkili ve sağlık açısından da önemli vitamin türüdür. 

D Vitamini Eksikliği Belirtileri

Bazı vitaminlerin eksiklikleri vücut sağlığı için oldukça riskli bir durumdur. Vitamin eksikliği çabuk hastalanmaya neden olabilir.  Günümüzde yaşam standartları, güneş görmeyen alanlarda çalışmak, bahçesi olmayan apartman dairelerinde ya da evlerde yaşamak, yetersiz beslenme/ düzensiz beslenme ve günlük egzersizin yapılmaması D vitamini eksikliğine neden olabilir.  Ayrıca sağlıklı güneş ışığı almamak D Vitamini eksikliğinin en önemli nedenlerinin en başında gelmektedir. D Vitamini eksikliği belirtileri aşağıdaki gibi sıralanabilir;

  • Genel vücut ağrısı,
  • Yorgunluk/halsizlik,
  • Kemik/Eklem ağrısı,
  • Saç dökülmesi/ kafa derisinde pullanma,
  • Tırnak kırılması,
  • Değişken ruh hali/depresyon,
  • Uykusuzluk,
  • Sık enfeksiyon geçirme, 
  • Belirli büyüme ve gelişme geriliği, 
  • Aşırı terleme,
  • Sürekli üşüme,
  • Yer ve zaman algısında bozukluk,
  • Kusma,
  • Kabızlık,
  • Kilo kaybı, 
  • Hipertansiyon,

gibi belirtiler, D vitamini eksikliğinde en sık rastlanan belirtiler arasındadır. 

D Vitamini Faydaları 

Her vitamin kullanımında olduğu gibi doğru ve vücudun ihtiyacı kadar D vitamini kullanmak, insan vücuduna fayda sağlaması açısından önemlidir. Doğru ve ihtiyaç kadar alınması dikkat edilmesi gereken önemli bir kriterdir. D Vitaminin faydalarını aşağıdaki gibi sıralanabilir;  

  • Bağışıklık sitemini kuvvetlendirir.
  • Hastalıklara neden olan virüs ve bakterilerle savaşarak vücudu hastalıklara güçlü hale getirir
  • Ruh halini düzenler ve kronik hale gelen yorgunluk durumunu tedavi eder.
  • Depresyonu azaltır.
  • Kalsiyum ve fosforun emilimini destekleyerek olarak kemik sağlığını destekler.
  • İnsülin seviyesini dengeleyerek diyabet hastalığına karşı vücudu güçlü kılar.
  • Hücreler arası iletişimi sağlayarak, kanserli hücrelerin yok olmasını sağlar ve böylece sağlıklı hücre oluşumuna destek olarak kanserin önüne geçilmesinde etkilidir.   
  • Beyin gelişim ve fonksiyonlarını düzenlenmesinde rol alarak, sinir sistemini düzenler ve bilişsel bozuklukları tedavi eder.  
  • Cilt hücrelerini yenileyerek, cilt onarımına, yaraların çabuk iyileşmesine destek olur.

D Vitamini Bulunan Besinler 

Vitaminler çevresel faktörlerden(güneş) alınabildiği gibi, gıdalardan da D vitamini alınabilir. Eğer güneş gibi çevresel faktörler ve besinden vitamin alımı yeterli değilse tıbbi ek takviyelerle de vücudun ihtiyacı olan D vitamini alınabilir. D vitamini içeren besinler aşağıkdai gibi sıralanabilir;  

Yiyecekler:

  • Yumurta sarısı
  • Mantar
  • Portakal suyu

Süt Ürünleri:

  • İnek Sütü
  • Yoğurt
  • Peynir
  • Margarin
  • Tereyağı
  • Kefir

Hayvansal Ürünler:

  • Tavuk
  • Kırmızı et

Deniz Ürünleri:

Yağlı balıklar; 

  • Somon
  • Uskumru
  • İstiridyeler
  • Karides
  • Sardalya
  • Hamsi

Sebzeler:

  • Havuç
  • Brokoli

Meyveler:

Hemen hemen her meyvede belirli miktar D Vitamini bulunur. 

Vegan ve Vejetaryen Ürünleri:

  • Tahıl
  • Badem sütü gibi bitki bazlı süt çeşitleri
  • Soya/Soya Peyniri

D Vitamini içermektedir.

D Vitamini Eksikliği hangi Rahatsızlıklara Yol Açar

D vitamini eksikliği günümüzde en sık rastlanan vitamin eksikliği türlerindendir. D  vitamini eksikliğine bağlı olarak birçok hastalık meydana gelebilir. D vitamini eksikliğinin neden olduğu hastalıklar aşağıdaki gibi sıralanabilir; 

  • Kanser, 
  • Sürekli yorgunluk,
  • Diyabet, 
  • Hipertansiyon,
  • Depresyon,
  • Romatizma,
  • Kalp hastalıkları hastalıklara D vitamini eksikliği sebep olur. Ayrıca, D vitamini eksikliği, kemik yoğunluğunu da olumsuz olarak  etkiler ve kemik hastalıklarının en büyük nedeni olarak kabul edilir. 
C Vitamininin Faydaları Nelerdir?

C Vitamininin Faydaları Nelerdir?

C vitamini, vücudun önemli besin değerlerinden bir tanesidir. C vitamini “absorbik asit” adıyla tanımlanabilir. C vitamini suda çözünen vitamin çeşitleri kategorisinde yer alır. C vitamini insan vücudunda üretilmez, bu yüzden de c vitaminin tamamı tüketilen besinlerden vücuda alınır. Günlük olarak vücuda alınması gereken vitamin miktarı kadınlarda ve erkeklerde farklılık gösterebilir. Günlük olarak vücuda alınması gereken C vitamini kadınlarda 75 mg iken erkeklerde ise 90 mg’dir. Kadınların gebelik dönemlerinde ve emzirme dönemlerinde C vitamini ihtiyacı artar. C vitamini vücutta depolanmayan vitamin türü olduğu için günlük olarak vücuda alınması gerekir.  C vitamini vücutta üretilmediği için kanda C vitamini eksikliğine çokça rastlanılır. Eğer günlük vücut ihtiyacından fazla C vitamini tüketilirse, idrar ve ter ile fazla C vitamini vücuttan atılır. Kanda yeteri kadar bulunmayan C vitamini halsizliğe, diş etinde kanamalara, cilt lekelerine ve sık hastalanmaya neden olabilir. 

Günlük C Vitamini İhtiyacı Nasıl Karşılanır?

C vitamini vücut için oldukça önemli vitamindir. Eğer vücuda yeteri kadar C vitamini alınmazsa, sık sık hastalanmalar, halsizlikler meydana gelebilir. Bu nedenle düzenli olarak vücuda C vitamini alınması gerekir.  C vitaminini vücuda aşağıdaki ürün ve besinlerden karşılayabilirsiniz;

·      Narenciye kategorisinde bulunan gıdalar

·      Çeşitli meyve ve sebzeler

·      Kapsül ya da çiğnenebilir takviye gıdalar C vitamini içeren besinlerdir. Kapsül ya da çiğnenebilir takviye gıdaları tüketmeden önce doktora danışmak gerekir.  Ayrıca C vitamini içeren besinleri az pişirmek ya da çiğ tüketmek vücuda daha çok C vitamini alınmasına yardımcı olur. 

c vitamini

Günlük Alınması Gereken C Vitamini Nedir? 

C vitamini vücutta üretilmeyen suda çözünebilen vitamin türüdür. Bu nedenle çeşitli besinlerden C vitamini almak gerekir. Bireylerin günlük olarak vücuda alması gereken C vitamini miktarı aşağıdaki gibi sıralanabilir. 

Günlük olarak;

·       0 – 6 ay çocuk: günde 40 miligram

  • 7 ay – 12 ay arası çocuk:  50 Mg
  • 1 yaş  –  3 yaş çocuk:  15 Mg
  • 4 yaş – 8 yaş arası çocuk:  25 Mg
  • 9 yaş – 13 yaş arası çocuk:  45 Mg
  • 14 yaş – 18 yaşında kadın:  65 Mg
  • 14 yaş – 18 yaşında erkek:  75 Mg
  • 19 yaş – 19+ yaş kadın:  75 Mg
  • 19 yaş – 19+ yaş erkek:  90 Mg
  • Hamile kadınlar:  80/85 Mg                  
  • Emziren kadınlar:  115/120 Mg

Bu miktarda C vitamini almadan önce, mutlaka doktora muayene olup, kan testi yaptırmak gerekir. 

C vitamini nelerde var?

C vitaminini en çok vücuda alınabileceği yerler besinlerdir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta C vitamini içeren besinleri pişirme ısısıdır. Fazla ısıda pişirilen C vitamini içeren gıdalar besin değerini kaybedebilir.  C vitamini en çok taze meyve ve sebzelerde bulunur. C vitamini içeren besinlerin kabuğuyla tüketilmesi ve metal soyma aletleriyle dilimlenmemesi ve fazla bekletilmeden tüketilmesi önerilmektedir. C vitamini bazı sebze ve meyvelerde diğer besinlere oranla daha çok bulunur. Bu sebze ve meyveler aşağıdaki gibi sıralanabilir;  

  • Portakal, mandalina, greyfurt, kivi, ananas, çilek, limon
  • Kırmızı ve yeşil biber
  • Domates
  • Roka, maydanoz, marul, brokoli, lahana, ıspanak 
  • Taze kuşburnu

C vitamininin faydaları nelerdir?

C vitamini bağışıklık sistemini güçlü tutması ve kışın hastalıklardan koruması için oldukça önemli vitamin türüdür. Bu vitamin türü vücut tarafından üretilmez ve eksikliğinde halsizlik ve hastalıklar meydana gelebilir. C vitaminin vücutta fazla bulunması halinde ter ve idrar yoluyla vücuttan atılır. C vitamini sadece hastalıklardan korumakla kalmaz. C vitamini faydaları aşağıdaki gibi sıralanabilir; 

  • Kronik hastalıklara yakalanma riskini azaltır:  C vitamini, serbest radikalleri vücuttan uzaklaştırır ve stresi en aza indirerek kronik hastalıkların meydana gelmesini engeller. Özellikle de kalp ve damar hastalıklarının meydana gelmesini engeller. 
  • Kan lipidlerini dengede tutar:  C vitamininin yüksek kolesterol ve trigliserid seviyelerinin dengede kalmasını sağlar.  
  • Gut ataklarının önüne geçer:  C vitamini, kandaki ürik asit düzeyini minimuma indirir ve  gut ataklarının önüne geçer. Vücuda yeteri kadar C vitamini alınması gut hastalığının oluşmasının önüne geçer.
  • Demir emilimi üzerinde etkilidir: C vitamini, besinlerle birlikte vücuda alınan demirin bağırsaklarda daha yüksek oranda emilebilmesine yardımcı olan asit üretilmesine yardımcı olur. Demir emiliminin artmasıyla kansızlık gibi hastalıklar meydana gelmez.  
  • Beyindeki bilişsel fonksiyonları güçlendirir: C vitamini merkezi sinir sistemindeki düşünme yeteneğini ve hafızayı güçlendirir, demans hastalığını önler
  • Bağışıklık sistemini güçlendirir: C vitamini, vücudun enfeksiyonlara karşı korunmasına yardımcı olan beyaz kan hücrelerinin üretilmesine destek olur. Böylece vücutta meydana gelebilecek enfeksiyonların önüne geçilmiş olur.
Lutein Hangi Besinlerde Bulunur?

Lutein Hangi Besinlerde Bulunur?

Lutein Nedir?

Lutein temel olarak pigment sınıfında yer alan biyolojik pigmentlerdir. Lutein temel karotenoiddir. Bitkilere rengini veren bu pigmentler, bitkilerin fotosentez emiliminden sorumludurlar. Lutein, antioksidan görevi görür. İnsan vücudunda Lutein insan gözünün yapısında, gözün retina tabakasında bulunurlar.   Lutein; Çoğunlukla sarı ve turuncu sebzelerde bulunur. Güneşten gelen faydalı mavi ışığı emer. Antioksidan görevindedir. Yağ asidi ve kovalent bağı şeklinde bulunur. İnsan bedenine alındığında özellikle gözdeki sarı noktayı besler. 

Lutein – Zeaksantin Hangi besinlerde Bulunur?

Lutein,  turuncu pigmentler içerirler. Karotenoidler çoğunlukla sarı, turuncu ve kırmızı besinlerde bulunsa da lutein daha çok koyu ve parlak yeşil sebzelerde bulunur. Bunun sebebi yeşil sebzelerdeki klorofilin(fotosentez olayının meydana gelmesine yardımcı yeşil pigment) lutein hapsetmesidir. Birçok besinde de lutein vardır. Temel olarak bu besinler;

 Lutein içeren besinler;  Ebegümeci, Mısır, Kuşkonmaz, Kereviz, Maydanoz, Ispanak, Isırgan otu, Lahana, kabak, rezene, pazı, dereotu, nane, tere, semizotu, havuç, incir, yumurta, avokado, biber, üzüm ve bal kabağı, safran, brokoli, bezelye, kavun, kivi ve kırımızı biber, gibi besinler lutein- zeaksantin içeren besinlerdir. 

Ek olarak bu besinlerin bir miktar yağ ile tüketilmesi, vücuttaki emilimini arttırır. Alternatif olarak, yeşil salataya zeytinyağı eklemek emilim açısından faydalı olabilir. 

Lutein – Zeaksantin Faydaları Nelerdir?

Bütün vitamin, minareler ve yağlarda olduğu gibi antioksidan olarak tanımlanan Lutein da insan vücudu sağlığı için önemlidir. Elbette doğru kullanım ve çeşitli besin tüketimi ve vücudun ihtiyacı olan luteinin alınması en kritik noktadır.Özellikle göz sağlığı için faydalı olan bu karotenoidin yararları aşağıdaki gibi sıralanabilir. 

•           Cilt sağlığını korumaya yardımcıdır.

•           İçinde bulundurduğu antioksidan sebebiyle yaşlanma karşıtıdır.

•           Yaşa bağlı göz hastalıklarının gelişmemesine yardımcı olur.

•           Işık hassasiyetinde azalma sağlar.

•           Görme keskinliğini arttırır. 

•           Gözdeki sarı nokta hastalığına karşı gözü korumaya yardımcı olur. 

•           Vücut proteinlerini, yağlarını ve DNA’sını strese karşı korurlar. 

•           Kötü kolesterol ektilerini azaltmaya yardımcı olur. 

•           Kalp krizi riskini azaltmaya yardımcı olur. 

Lutein’e alternatif olarak ne kullanabiliriz;

Lutein besinlerden vücuda alınabileceği gibi FortimSharp takviye gıdası sayesinde de insan vücuduna alınabilir. Lutein içeren FortimSharp’ın faydaları aşağıdaki gibi sıralanabilir; 

·      Lutein A, E, C, B6, B9, B12 vitaminleriyle göz sağlığını destekler.

·      FortimSharp, Lutein – Zeaxanthin, vitaminler ile göz sağlığına yararlılık gösterir.

·      Lutein ve Zeaksantin, göz retinasında yaşlılığa bağlı sarı benek hastalığına (AMD) karşı koruyucudur.

·      Göz retinasının ihtiyacı olan pigmentleri içerir.

·      Gözlere zarar veren oksidatif stres belirleyicilerin azalmasına yardımcı olur

·      Bağışıklık sistemini güçlendirir.

·      Cildin korunmasına katkıda bulunur.

Esansiyel Yağlar

Esansiyel Yağlar

Esansiyel yağlar birçok hastalığın tedavisinde rahatlatıcı yağlar olarak tercih edilmektedir.  Esansiyel yağlar aynı zamanda zihin dinginliği için de kullanılmaktadır. Biz de bu yazımızda eseyal yağlar hakkındaki bilgileri sizin için derledik. Sağlıklı okumalar dileriz!

Esansiyel Yağ Nedir

Esansiyel yağ, bitkilerden üretilen yağlar olarak tanımlanabilir. Esansiyel yağlar, bitkilerin yapraklarından, tohumlarından, köklerinden, saplarından çiçeklerinden ya da meyvelerinden üretilmektedir. Esansiyel yağlar bitkilerin farklı bölgeleri kullanılarak farklı tekniklerle üretilirler. Bu yağ türleri uçucu, kokulu ve aroması olan yağ türüdür. Esansiyel yağların yüzyıllardır süregelen farklı amaçlar için kullanımı söz konusudur. Bu yağ türü hastalıkların tedavisinde, tat ve aroma vermek için, tıpta, kozmetikte ve gıdalarda kullanılabilir. Günümüzde tanınan ve bilinen 3000 farklı esansiyel yağ türü vardır. 3000 esansiyel yağdan 300 tanesi olarak üretilir ve pazarlanır. Günümüzde bu yağlar zihinsel ve bedensel sorunlara çözüm için tercih edilmektedir.  

Esansiyel Yağ Nasıl Elde Edilir

Esansiyel yağlar iki farklı şekilde elde edilebilir. Bunlardan ilki distilasyon ikincisi ise soğuk sıkım yöntemidir. 

–        Distilasyon yöntemi; yağı meydana getiren bileşenlerin uçma durumlarına göre tercih edilen yağ elde etme yöntemidir. Bu yöntem ile elde edilen yağlar;

·       Lavanta yağı

·       Biberiye yağı

·       Gül yağı

·       Papatya yağı

·       Adaçayı yağı

·       Kekik yağı

–        Soğuk sıkım; soğuk sıkım yöntemi mekanik bir yöntemdir. En eski yağ elde etme tekniğidir. Üretilen yağların üretim süresi boyunca yüksek derecede ısıl işlem görmemesi için bitkiden yağın elde edilmesi sırasında çözücü kullanılmaması yöntemleriyle elde edilir. Bu yöntemle elde edilen yağlar; 

·       Portakal yağı

·       Greyfurt yağı

·       Limon yağı

·       Mandalina yağı

·       Bergamot yağı

Esansiyel Yağ Asitleri Özellikleri

Esansiyel yağ türlerinden sadece iki tanesini insan vücudu üretemez. İnsan vücudunda üretilmeyen yağ asitleri, omega 6 ve omega 3’tür. Esansiyel yağlar fiziksel ve zihinsel olarak birtakım problemlerin tedavi edilmesinde tercih edilebilir. Esansiyel yağlar aşağıdaki özelliklere sahiptir;

·       Güzel kokuludur.

·       Aromatiktir.

·       Bazıları uçucudur.

·       Hafızayı güçlendirir.

·       Görme fonksiyonlarını destekler.

·       Bağışıklık sistemini destekler.

·       Pıhtılaşmayı engeller.

·       Kolesterol seviyesini dengeler.

·       Kan basıncını dengeler.

·       Kan dolaşımına yardımcı olur. 

·       Yaraların iyileşmesini hızlandırır.

·       Çocuklarda büyümeyi hızlandırır.

·       Cildi korur ve cilt sağlığını destekler.

·       Egzama oluşumunu engeller.

·       Erkeklerde kısırlığı engeller. 

Esansiyel yağlar hem insan vücudu için faydalı özellikleri sahipken aynı zamanda gıda sektöründe de oldukça kullanışlı yağ türlerindendir. Esansiyel yağlar birçok gıdanın üretiminde de tercih edilmektedir. Esansiyel yağların insan vücudu üzerinde pek olumsuzluğu yoktur. Ancak, dikkat edilmesi gereken nokta ise kullanılan ya da tercih edilen esensiyal yağın üretiminde kullanılan bitkilere alerjinin olup olmamasıdır. 

Esansiyel Yağ ile Uçucu Yağ Arasındaki Fark Nedir?

Esansiyel yağlar ve uçucu yağlar hayatımızın birçok alanında tercih edilen yağ türleridir. Biri yapay olarak üretilirken diğeri ise direkt hammaddenin kendisinden elde edilmektedir. Esansiyel yağ ve uçucu yağ arasındaki fark aşağıdaki gibi sıralanabilir; 

·       Esansiyel yağ koku veren bir maddedir. Esansiyel yağlar laboratuvar ortamında üretilen yağlardır. Doğada bulunan bitkilerin kokuları laboratuvar ortamında üretilebilir. Esansiyel yağlar laboratuvarda üretildiği için daha uygun satılmaktadır. 

·       Uçucu yağ; direkt maddenin kendisinden elde edilen, farklı yöntemlerle hammaddeden yağın çıkarılmasıyla elde edilir. Uçucu yağlar sadece yağı çıkarılabilecek bitkilerden elde edilir. Çiçek kokulu uçucu ya bulunmaz ama esansiyel yağ olarak çiçek kokusunu bulmak mümkündür.  Uçucu yağlar direkt bitki hammaddesinden elde edildiği için maliyetli olarak pazarlanır. Uçucu yağlar tıbbi tedavi yöntemi olarak da tercih edilmektedir. 

Esansiyel yağlar nelerdir?

Birçok esansiyel yağ üretimi yapılabilir. Ancak birkaç tane esansiyel yağ örnekleri verecek olursak, aşağıdaki gibi sıralanabilir; 

·       Biberiye Yağı; kan dolaşımını hızlandırır. Cilt üzerinde oluşan akne ve sivilce tedavisinde kullanılır.

·       Çay Ağacı Yağı; akne ve cilt yağlanmasını tedavi etmek için tercih edilir. Kaşıntı olan, iltihaplı bölgelerin tedavisi ve temizlenmesi için tercih edilir.

·       Limon Yağı; soluk ve yağlı cildi parlatır ve ışıltılı hale getirir. Solunum yolunu rahatlatır. Limon yağı cildi hassaslaştırır bu nedenle gece kullanılması gerekir. 

·       Limon otu Yağı; ağrıyı azaltır ve yorgunluğu hafifletir. Konsantrasyonu güçlendirir. 

·       Nane Yağı; serinlik, açık zihin ve tazelik verir. Baş ağrısı ve bedensel ağrıları önler. Solunum ve sindirimi destekler.

·       Okaliptüs Yağı; nefes açar, solunum yolunu destekler. Eklem ağrılarını hafifletir. 

·       Alg Yağı; Omega 3 kaynağıdır, kalp ve damar sağlığını korur. Kalp ritmini düzenler. 

Antioksidan Nedir ?

Antioksidan Nedir ?

Antioksidanlar cilt sağlını korumaktan hücreli kanserli hücrelere karşı korumaya kadar bir çok alanda görev alırlar. Tek bir antioksidan türü yoktur. Antioksidan hakkındaki bilgileri sizin için derledik. Sağlıklı okumalar dileriz! 

Antioksidan Nedir?

Antioksidan, serbest radikallerin sebep olduğu bozulmayı önleyen ya da tedavi eden “farmasötik” kategorisinde yer alan yardımcı madde olarak tanımlanabilir. Tek bir maddeye antioksidan adı verilmez. Birden fazla maddenin yapacağı işleri tanımlar. Antioksidan görevince binlerce madde bulunmaktadır. Her bir antioksidan maddesinin farklı vücutta görevleri vardır. Her bir antioksidan diğer antioksidanlarla etkileşime girerler çünkü vücut sağlığı ve vücudun işlevselliği için birden fazla antioksidanın bir arada çalışması gerekir.

Antioksidan kaynaklarını iki gruba ayırabiliriz;

–        Yapay antioksidan

–        Doğal antioksidan

Antioksidanlar insan vücudunda üretilebileceği gibi dışarıdan, takviye gıdalarla da elde edilebilir. Dışardan yani gıdalar yardımıyla alınan antioksidanlar aşağıdaki gibi sıralanabilir;

–        A vitamini

–        C vitamini

–        E vitamini

–        Beta-karoten

–        Likopen  

–        Lutein

–        Selenyum

–        Manganez 

–        Zeaksantin

Antioksidan Ne İşe Yarar?

Antioksidanlar, radikal temizleyici, hidrojen ve elektron sağlayan, peroksit çözücü, tekli oksijen söndürücü, enzim inhibitörü, sinerjist ve metal şelatlayıcı ajan olarak insan vücudunu destekler.  Antioksidanlar, akciğerlerde ilk savunma mekanizmasını meydana getirmeye yarayan maddelerdir.  Serbest radikalleri dengeleyerek kronik hava yolu iltihabını önler ve bağışıklığı güçlendirir.

Antioksidan Faydaları

Yaşlanmayı geciktirir 

Antioksidan sayesinde hücre hasarı önlenir ve genel vücut sağlığı korunmuş olur. Hücre hasarının önlenmesi nedeniyle de yaşlanma gecikir. 

Cildi korunur 

C vitamini, E vitamini, koenzim Q10 ve rosmarinik asit güçlü antioksidan içerir. Bu nedenle de cilt toksinlerden korunur ve antioksidanlar deri hastalıklarının tedavisinde tercih edilir.  

Bağışıklığı güçlendirir 

Aşırı egzersiz, doku travması, sigara kullanımı , çevre kirliliği, radyasyon, kemoterapi ya da işlenmiş gıdalarıntüketilmesi, trans yağların ve yapay tatlandırıcıların vücuda alınması stresi tetikler bu da  hücre hasarına sebepolur. Antioksidanlar açısından zengin bir beslenme düzeni, metabolik aktiviteleri düzenler ve vücudu hastalıklara karşı korur.

Kalp-damar hastalıklarına karşı korur

DNA’nın, proteinlerin ve diğer moleküllerin hasara uğraması koroner kalp hastalığı  neden olabilir. Yapılan bilimsel araştırmalara göre , yeşil çayda bulunan kateşinlerin ve C vitamini gibi bazı antioksidanların kalp hastalıkları ve felç hastalığı riskinin azalmasına ya da ilerlemesinin önüne geçmesinde çok önemli bir görevi olduğunu gösterir.  

İltihabı azaltır

Araştırmalar antioksidanların antienflamatuar yani ağrı kesici etkisinin olması nedeniyle romatoid artrit gibi eklem ve kas ağrılarının tedavilerinde tercih edilmektedir.  Antioksidanların kullanımından sonra oluşan semptomlarda gerileme görülmüştür.  

Kolesterolü dengeler

İyi (HDL)  kolesterol seviyelerini yükseltir, kötü (LDL) kolesterolün seviyesini düşürerek  iltihap ve kalp hastalığı riskini azaltır ya da önler. 

Sinir sistemini korur

Antioksidan gıdaların bir arada tüketilmesi otizm, depresyon ya da şizofreni gibi nörolojik hastalıkların sebebi olan bir enzimin çalışmasını engeller ve  duygu durum bozukluklarının tedavisinde yardımcı olur. Hafızayı güçlendirir bunama riskini azaltır. Yaşlanmanın neden olduğu beyin hasarını engeller. 

Göz sağlığını korur

Yapılan bilimsel araştırmalara göre  C vitamini, E vitamini, beta-karoten ve çinko gibi vitamin ve minerallerin kullanılması , yaşa bağlı görme kaybı riskini azaltır. Aynı zamanda, kataraktın ilerlemesini yavaşlatır.  Ispanak ve lahana gibi yeşil yapraklı sebzelerde bulunan lutein ve zeaksantin gözlerin hasarlara karşı korunmasına yardımcı olur. 

Antioksidan İçeren Sebzeler ve Meyveler

Antioksidanlar vücut tarafından üretildiği gibi çevreden de insan vücuduna alınabilir. Antioksidanların vücuda alınmasında iki farklı yöntem vardır.

–        Beslenme programı

–        Takviye gıdalar

Antioksidan içeren sebze ve meyveler aşağıdaki gibi sıralanabilir;  

Sebzeler;

–        Enginar 

–        Kale 

–        Ispanak 

–        Pancar

–        Brokoli 

–        Fasulye

–        Maydanoz

–        Lahana 

Meyveler;

–        Yaban mersini

–        Çilek

–        Salatalık 

–        Avokado 

–        Nar

–        Ahududu 

–        Kivi 

–        Elma 

–        Üzüm 

–        Limon 

Kuruyemişler;

–        Ceviz 

Çaylar ve Kahveler

–        Yeşil çay 

–        Kahve 

–        Adaçayı 

Antioksidan Takviye

antioksidan bulunduran takviye gıdaları vücuda alınması vücut için oldukça faydalıdır. Ancak, burada dikkat edilmesi gereken nokta, antioksidan içeren takviye gıdaların vücuda alınmasından önce muhakkak doktor muayenesi gerekmektir. Fortim ürünleri de antioksidan içermektedir. Antioksidan içeren takviye gıdalar aşağıdaki gibi sıralanabilir; 

–        FortimSharp

–        FortimMulti

Biotin Nedir, Ne İşe Yarar?

Biotin Nedir, Ne İşe Yarar?

Biotin Nedir, Ne İşe Yarar?

Biotin, besinlerin enerjiye dönüştürülmesinde görev alan H vitamini olarak tanımlanabilir. Cilt, saç, tırnak, göz, karaciğer, sinir sistemi sağlığı için oldukça yararlı vitamin türüdür. Birçok faydasının yanında kötü kolesterolü düşürür ve kan şekeri seviyesini düzenler. Bebeğin rahim içinde büyüme döneminde oldukça önemli görevleri bulunur. Bu nedenle de gebelik döneminde vücuda alınması gereken vitamin türüdür. 

Sigara kullanımı, yetersiz beslenme ve sağlıksız beslenme, diyabet vücuttaki biotin yani H vitamini seviyesini düşürebilir. Biotin eksikliği saç dökülmesine, tırnak kırılmasına, cilt derisinin pul pul dökülmesine, yüksek kolesterole ve kalp hastalıklarına neden olabilir.  Biotin eksikliğinde depresyon, yorgunluk, halüsinasyon, kol ve bacaklarda karıncalanma gibi belirtilerle kendini gösterebilir. Biotin içeren besinler,  yumurta sarısı, karaciğer ve balıktır.  Biotin gıdalardan alınabildiği gibi takviye gıdaların yardımıyla da vücuda alınabilir. Biotin takviyeleri akne, egzama tedavilerinde tercih edilebilir.  

Biotin özellikleri nedir?

·       Vücutta biotin depo edilmez; suda çözüldüğü için kanda hareket eder ve vücutta bulunan fazla biotin idrar yoluyla vücuttan atılır. 

·       İnsan vücudu biotini doğal yollarla üretemez, ancak bağırsak florası olarak isimlendirilen bakteriler üretebilirler ve insan sağlığı üzerinde olumlu bir etkileri vardır.

·       Biotin genellikle cilt, saç ve tırnak bakımı için kullanılan kozmetik ürünlerinde tercih edilir.

·       Çiğ yumurta beyazı, biyotini bağlayan ve emilimini önleyen avidin olarak isimlendirilen“antimikrobiyal” bir protein içerir.

·       Sekiz farklı H vitamini türü bulunur, fakat sadece D-biyotin olarak adlandırılan türü vücutta üretilir.

Biotin Eksikliği Nasıl Tedavi Edilir?

Biotin eksikliğinde erken tanı ve tedavisi oldukça önem taşır. Teşhis ve tedavide gecikme nörolojik bozukluklara ve başka birçok hastalıkların beraberinde biotinin neden bazı hastalıklar ölümle sonuçlanabilir.  Bu yüzden de  Türkiye’de tarama programı kapsamında bebekler taranmaktadır. Biotin eksikliğinin teşhisinden sonra biotin içeren vitaminin ağız yolu ile alınır ve biotin eksikliğinin önüne geçilir.  Bu tedavi yöntemi hastanın ömrü boyunca  devam eder. Tedavi sonrası tüm semptomlar iyileşir ancak bazı biotinin neden olduğu durumlarda iyileşme söz konusu olmaz. Bu gelişmeler şöyle sıralanabilir. 

–        gelişme geriliği, 

–       optik atrofi ve

–       İşitme kaybı 

Biotin Faydaları

Biotinin faydaları aşağıdaki gibi sıralanabilir; 

–       Kardiyovasküler sistemini korur.  

–       Metabolizmayı hızlandırır.

–       Sindirim sistemini ve sinir sisteminde birçok önemli görevi bulunur.  

–       Amino asitlerin, glikoz ve yağ asitlerinin işlenmesine yardımcı olur. 

–       Karbonhidratları, proteinleri ve yağları enerjiye dönüştürmekte görev alır. 

–       Biotin, kan hücrelerinin ve sinir dokusunun bakımına yardımcı olur. 

–       Kan şekeri değerlerini dengeler ve diyabeti önlemeye yardımcı olur. 

–       Kötü kolesterolü (LDL) düşürür ve iyi kolesterolü (HDL) yükselterek kalp hastalıklarına karşı koruyucu görevi bulunur.

–       Biotin doku oluşumuna yardımcı olur ve doku yenilenmesini sağlar. 

–       Saç, cilt ve tırnak oluşumu için temel protein olan keratin üretimini sağlar.  

–       Cilt içinde önemli bir vitamin olan biotin cildin su dengesini de düzenlenmesine yardımcı olur. 

Biotin İçeren Besinler?

Vücutta depolanmadığı için biotin takviye gıdaların yardımıyla vücuda alınması gerekir. En iyi biotin kaynakları arasında; 

–       Baklagiller,

–       Yumurta sarısı, 

–       Maya,

–       Yer fıstığı, 

–       Fındık,

–       Ispanak,

–       Soya fasulyesi, 

–       Yulaf gevreği, 

–       Buğday,

–       Mantar ve 

–       Dana ciğeri 

Bitkisel kaynaklı gıdalardan elde edilen biotin doğrudan insan vücudu tarafından işlenebilirken, hayvansal ürünlerden vücuda alınan biotinin emilebilmesi için önce vücuttaki protein bileşiklerinin desteği gerekir. Biotin suda çözünen bir vitamin olması nedeniyle sebzeler çok fazla suyla veya çok uzun süre pişirilmemesi gerekir

Vücutta bulunması gereken biotin miktarı nedir?

Sağlıklı ve dengeli bir beslenme düzenine sahip kişiler biotin ihtiyaçlarını genellikle sorunsuz bir şekilde karşılar. Günlük biotin ihtiyacı; 

–       15 yaş ve 15 +yaş  ; 30-50 mikrogram olarak önerilmektedir. 

–       Çocuklar için daha düşük değerde biotin güçlük ihtiyacı karşılar.

Günlük ihtiyaçtan daha fazla biotin alınsa dahi, gıdalardan alınan biotinin bilinen herhangi bir olumsuz etkisi yoktur. Bu yüzden de biotin alımı için net bir üst sınır söz konusu değildir. Önleyici bir güvenlik önlemi olarak günlük dozun 180 mikrogramı geçmemesi önerilir.

A Vitamini Eksikliği

A Vitamini Eksikliği

A Vitamininin Cilde Faydaları

A vitamini cilt için oldukça faydalı vitamin türüdür. A vitamini, ciltteki kırışıklıkları önler ve cilt dokularını onararak gözaltı morluklarını tedavi eder. Hücre yenileme özelliğine sahip olan A vitamininin daha birçok faydası bulunmaktadır. A vitamininin faydalarını aşağıdaki gibi sıralayabiliriz;

–     Cildi güneşin zararlı UV ışınlarından korur. 

–     Cildinin güneşten yıpranmasını ve lekelenmesini önlemek için A, E ve C vitamini içeren güneş kremleri kullanılması tavsiye edilir.

  • Cilde esneklik sağlar.
  • Doğal kolajen üretimi yapar.
  • Sivilceleri ve sivilce izlerini tedavi eder. 
  • Antibakteriyel özelliği nedeniyle bakterilerin barınmasının önüne geçer. 
  • Derideki hücreleri ve dokuları onarma özelliğine sahiptir.
  • Daha aydınlık bir cilt sağlar. 
  • Ciltteki koyulukları ve gölgeleri önler.
  • Nem dengesi sağlar. 
  • Kuru ciltleri yağlandırmadan nemlenmesine yardımcı olur.
  • Uçuk oluşumunu engeller.

A Vitamini İçeren Yiyecekler

Günlük beslenme düzeninde çeşitlik ve mevsiminde besinleri tüketmek, vücudun ihtiyacı olan besinlerin vücuda alınmasında önemlidir. A vitamininin vücuda alınmasında da beslenme düzeni ve beslenme çeşitliliği önemlidir. A vitamini içeren besinler aşağıdaki gibidir;

•           Hayvansal kaynaklı A vitamini içeren besinler,

–           Karaciğer

–           Balık yağı

–           Süt ve süt ürünleri

•           Bitkisel kaynaklı A vitamini içerek besinler,

–           Sarı ve turuncu sebzeler; havuç ve kış kabağı gibi

–           Koyu yeşil yapraklı sebzeler,

•           Doğal yağlar,

A vitamini açısından zengin besinlerdir. Günlük beslenme düzenine eklenmesi A vitamini eksikliğini gidermek için gereklidir.

A Vitamini Eksikliği Belirtileri

A vitaminin vücuda alınması açısından dengeli ve düzenli beslenmek önemlidir. Eğer düzenli ve mevsiminde beslenmemek başta gece körlüğü olmak üzere bir çok sağlık problemine neden olabilir. A vitamini eksiliğinin belirtilerini iyi gözlemlemek gerekir. A vitamini eksikliği belirtileri aşağıdaki gibidir;

•           Cilt Kuruluğu; egzama başta olmak üzere daha bir çok cilt problemleri A vitamini eksikliğinin belirtisi olabilir. 

•           Göz Kuruluğu; A vitamini göz sağlığı üzerinde etkili vitamin türüdür. Bu yüzden de göz kuruluğu A vitamini eksikliğinin habercisi olabilir. 

•           Akne ve sivilcelenme; A vitamini ciltteki iltihaplarla mücadele ettiğinden dolayı, eğer A vitamini eksiliğiniz varsa cildinizde akne ve sivilceler görülebilir. 

•           Vücudu koruyan dokularda sertleşme; Vücudu koruyan dokularda kuruma ya da pütürlenme olduğunda bu A vitamini belirtisidir.

 

Spirulina Nedir?

Spirulina Nedir?

Spirulina nedir?

Spirulina temelde bir yosun türüdür. Spirulinanın diğer bir adı ise ARTOSPIRA’dır. Hem tatlı sularda hem de tuzlu sularda yetişen bir yosun türüdür. Spirulina tek hücreli mikroorganizmalar kategorisinde yer alır. Mavi ve yeşil algler ailesindendir. Mavi ve yeşil rengi bulunurken bu yosunun tadı yumuşaktır. Hücreleri sert lif kategorisinde olmadığından dolayı sindirimi oldukça kolaydı. Bu yosun rengini ve besin değerini güneşten alır.  Spirulina dünyadaki en eski canlı ailesindendir. Hatta Spirulina dünyadaki en zengin besin değerine sahiptir. Spirulinanın yetiştirilmesi zahmetsizdir, ancak dikkat edilmesi gereken kriter vardır. Bu kriter ise Spirulina yüksek pH değerine sahip alkali göllerde ve kontrollü olarak büyük dış mekan havuzlarında yetiştirilmesi gerekir. 

Spirulina ne işe yarar?

Spirulina besin değeri çok yüksek gıda kategorisindedir. Bu nedenle de birçok faydası bulunmaktadır. Ancak Spirulinanın faydalarından yararlanmak için kullanım dozuna dikkat etmek gerekir. Vücudun ihtiyacı kadar Spirulina almak dikkat edilmesi gereken en önemli kuraldır. Spirulinanın faydaları aşağıdaki gibi sıralanabilir;

·      Kas gücünü ve kas dayanıklılığını arttırır.

·      Bağırsak sağlığı açısından oldukça önemlidir.

·      Kandaki toksinleri temizler.

·      Anemi yani kansızlık tedavisinde kullanılır çünkü Spirulina kandaki kırmızı kan hücrelerinin değerini arttırır.

·      Bağışıklık sistemini güçlendirir.

·      Serotonin hormonu salgılanmasına yardımcı olması nedeniyle mental sağlık üzerinde de olumlu etkileri vardır. 

Spirulina günde kaç kez kullanılır?

Toz formunda satılan spirulinayı bir kaşık yardımıyla doğrudan vücuda alınabileceği gibi bazen içeceklere ekleyerek sıvı formda da tüketilebilir.  Aynı zamanda salatalara, çorbalara ve sebze sularına eklenerek de kullanılabilir. Spirulina sadece toz formunda değildir. Spirulinanın tablet formu da bulunmaktadır. Spirulinanın tablet formu da bir bardak su yardımıyla tüketilebilir. 

·      Kilo vermek için amacıyla tüketiliyorsa;  Her öğünden 20 dakika önce tüketilmeli.

·      Kilo almak için tüketiliyorsa; her öğün sonrasında tüketilmeli. 

Spirulinanın günde kaç kez kullanılabileceği yaşa, cinsiyete ve beslenme düzenine göre farklılık gösterir. 

Spirulina nerede bulunur?

Spirulina bağırsak sağlığı üzerinde, mental sağlık üzerinde kas sağlığı üzerinde faydaları bulunduğu gibi birçok farklı faydaları da bulunmaktadır. Burada önemli olan doğru tüketim dozunu vücuda almaktır. Spirulina aktarlarda, eczanelerde ve organik ürün satan internet sitelerinde bulmak mümkündür. Burada dikkat edilmesi gereken nokta ise Spirulina’yı satın almadan önce doktora danışmakta fazda vardır. Doktor önerisiyle hem satın alabilir hem de size uygun Spirulina tüketim dozunu öğrenebilirsiniz.